Atatürk Sonrası; Altıok’a Saldırı
…Atatürk’ün sağlığında Altıok demek Kemalizm demekti. Altıok, 5 Şubat 1937’de Anayasa maddesi olduğunda, Türkiye Anayasa hukukunca Kemalist Türkiye olmuştu. Atatürk’ünDevamını Oku...
Sabriye
Cemboluk
Küçük
Hikâyeler
İyi geceler
sevgili facebook mahallesi. Son zamanlarda epeyce dramatik öykü paylaştık. Bu
akşam da biraz gülelim.
Ahmet ve
Mehmet yakın köylerden gelen iki yakın arkadaş ve hemşeridir. Almanya göçünün
ilk yıllarında tası tarağı toplayıp, Alamanya'nın taşı toprağı altındır deyip
gelmişler. Karıları ve çocuklarını memleket de bırakmışlar. Öyle ya, erkek
evlat evin direği. Yaşlanan ana babalarına bakmak erkeklerin görevi. Erkekler
çalışmak için gurbete gidince de bu görevi eşleri ile çocukları üstlenirler.
Memlekettekiler keyfi yerindedir. Hayatlarında görmedikleri kadar bol para
gelir. Kadınlar nasılsa alıştıkları köy işlerine devam eder, çocuklar göz açıp
kapayana kadar büyürler.
Ahmet ile
Mehmet'in hayatı köyden gözüktüğü gibi değildir. Bir kere her yıl izine
giderken bankalardan çektikleri krediler yüzünden asla borçları bitmez. 25 kişi
aynı yatakhanede kalmaya devam etmektedirler. Asker ocağı gibi. Bir farkla
askerde talime gidilir, buranın talimi demir çelik ocaklarının en ağır
işleridir. Bir çok yabancı işçi eşlerini ve çocuklarını getirip, kendi evlerine
çıktıkları halde, bizim iki arkadaş bunu yapamazlar. Parayı kazanan kendileri,
kadınların kocaları, çocukların babaları kendileri olduğu halde, köyün
törelerinde kararı hala anan babaları vermektedir. İşte onlar da bir türlü
bekar yaşamanın zorluğundan, gurbetin ve yalnızlığın garip hallarından
anlamamaktadırlar. Bir türlü ev bark, çoluk çocuk bir araya gelemezler. Bu
durum onları bir süre sonra yavaş yavaş hasta etmeye başlar. Ahmet devamlı her
yerlerim ağrıyor, Kemiklerim kırım kırım kırılıyor diye doktorların kapılarını
aşındırır. Ama hiç bir doktor ağrıya sebep olacak bir hastalık bulamaz. En
sonunda Psikiyatriye gönderilir. Abouuuvvv deli doktoru ha? Allah vere de
kimseler duymasa görmese. Ev doktorunun verdiği adresteki psikiyatrisden
randövi alır. Günü gelir korka korka doktorların olduğu binaya gider. Etrafına
bakınır ki, tanıdık kimseler görmeye. Hay allah işte Mehmet ile burun buruna
gelirler. İkisi de şaşırır. Mehmet binadaki kulak burun boğaz doktoruna
geldiğini söyleyip beşinci kata çıkar. Ahmet yedinci kattakı göz doktoruna
gittiğini söyler. Beşinci katta arkadaşı indikten sonra geriye dönüp ikinci
kattaki Psikiyatrise gelir. Doktor yardımcısı kızlar yazarlar çizerler ve onu
bekleme odasının karşısındaki başka bir odaya sokarlar. İki doktor yardımcısı
iki taraftan kafasına onlarca kablo bağlayıp, beyninin elektrik akımını mı
neyse ona bakmaya başlarlar.
Ahmet'i
atlattığından emin olan Mehmet de aynı doktora gelir. Onu da yazarlar çizerler
ve beklemesi için diğer odaya gönderirler. Bir süre sonra kapının üstündeki
ışıklı tabelada adı yazar. Sırası gelmiştir. Kapıyı açıp dışarı çıktığında aynı
anda arkadaşının kablolara bağlandığı odanın da kapısı açılır. Ahmet'i
kafasından onlarca kablo sarkar halde gören Mehmet kahkahalarla "uzaylı
ahmet uzaylı Ahmet " diye gülüp, yerlerde yuvarlanmaya başlar. Ahmet
kafasındaki kablolara aldırmadan dışarı fırlayıp, arkadaşı ile kıyasıya
boğuşmayı kendinde hak görür. Mehmet yediği tekme ve tokatlara rağmen
kahkahalarla gülmeye devam etmektedir. Kavga daire kapısının dışına taşar ve
bir an gelir, Mehmet merdivenlerden yuvarlanır..
Ahmet'i bir
iğne ile sakinleştirirler. Mehmet ambulansla başka bir hastaneye kaldırılır.
Bacaklarında kırıklar vardır. Neyse doktorlar bir kaç cıvata takarak, onu
tekrar ayağa kaldırırlar. Ama iyileşmesi aylar sürer. Öte yandan Ahmet de
aylarca kapalı bir psikiyatri kliniğinde kalır. İki arkadaş dön dolaş nekahat
devrelerini geçirmek için aynı lojmana dönerler. Biraz küs biraz kızgın
gibidirler. Lojmanın kahvesinde sigarasına kahvesine tavla oynanmaktadır. Ne
tesadüf ikisi karşı karşıya gelir. Mahmet taşını kırdığı arkadaşını, bu oyun
böyle oynanır uzaylı Ahmet! Arkadaşı da boş durmaz. Bu zar böyle atılır
cıvatalı Mehmet... Diye kızdırır. Uzaylı ve cıvatalı ikinci adları olur.
Türkler arasında onları kimse Ahmet ve Mehmet olarak tanımaz. Artık biri
uzaylı, diğeri cıvatalı olarak anılmaktadır.
Ve bu akşam,
ölümlerinden bunca yıl sonra hala onlar uzaylı ve cıvatalı olarak evlerimize
konuk oldular. Cennet mekânları olsun.
·
Sabriye Cemboluk