Prof. Dr. Halil İnalcık
Rahmetli hocamız Prof. Dr. Halil İnalcık'ın vefatından kısa süre önce yayınevine teslim ettiği İstanbul Tarihi Araştırmaları kitabı önümüzdeki hafta okuyucuları ile buluşacak.Devamını Oku...
Arif Cengiz Erman
“Tarih hayal mahsulü olamaz. Tarih yazmak,
tarih yapmak kadar mühimdir. Yazan yapana sadık kalmazsa değişmeyen hakikat,
insanlığı şaşırtacak bir hâl alır.”
Mustafa Kemal Atatürk
Altta paylaştığım “Göktürk Üçlemesi” adlı
filmi yapacak olan arkadaşların, Atatürk'ün
bu sözlerini dikkate almaları gerekiyor. Eğer film, bugünkü “bilinen
tarih” sınırları içinde yapılacaksa, bu filmin Türk tarihine hiç bir
hizmeti olmayacaktır. Çünkü bu tarih, yalan tarihtir.
Öncelikle tarihte Göktürk ya da Köktürk
adlı bir halk ve kağanlık hiç bir zaman var olmadı. Halkın da kağanlığın adı da
Türktür. Tarihteki Türkler, aynı dili konuşan ve aynı kültürü paylaşan
boylardan yalnızca biridir. Diğerleri de Avarlar, Tabgaçlar, Uygurlar, Kırgızlar,
Tatarlar, Karluklar, Oğuzlar gibi adlarla bildiğimiz boylardır.
Bunun nedeni, o dönemde aynı dilleri konuşan bu
boyların, kendilerini ve dillerini değişik adlarla adlandırmalarından
kaynaklanır. Çünkü Karahanlı Devleti'ne dek bu boyların ortak bir etnik adı
olmamıştır. Bu boylar kenderini Türk olarak adlandırmamış, her boy kendi boy
adını taşımıştır.
Aynı dili konuşan bu boylardan biri de, Türk
Kağanlığ'ını kurmuş olan Türklerdir. Bugün bu kağanlık yanlış olarak “Gök
Türk Kağanlığı” adıyla anılıyor. MÖ 8. yüzyılda Saklara (İskitlere)
yenildikten sonra onlara katılmış olan Kimmerlerin
(Trakların) bir bölümü (eski yönetici boyu), Sarmatların yönetimi almalarından
sonra Saklarla birlikte Orta Asya'ya göçmüştür. Türkler,
Orta Asya'ya göçen bu Kimmer/Trak kolunun ardıllarıdır.
Yalnızca Batı Türklerinin kendilerini
adlandırmış oldukları bir söz olan Türük adı ilk kez Traklarda tam bir söyleniş
olarak görülmektedir. Türük büyük, ulu, güçlü, iyi ve üstün anlamlarına gelen
Erken Türkçe (Sümerce) diri ya da dirig biçimlerinde söylenen sözden
evrilmiştir. Günümüzdeki diri, dirik, dirlik, Türk (Türük), türümek (ya da
türemek) sözleri de Sümerce diri/dirig sözlerinden kalmadır
(dirig=>tirik=>türük).
Traklarla aynı halk olan Kimmerler, kendilerini
Kangar olarak adlandırmanın yanında Türük olarak da adlandırmışlardır. Trak,
Türük sözünün Thraci biçimindeki Latince ve Thrakh ya da Thrake biçimlerindeki
Eski Yunancadaki söylenişlerinden gelmektedir.
Orta Asya'ya göçmüş olan bu Kimmer/Trak kolu, Çin kaynaklarının
aktardığına göre Çin'in kuzey batısında (Batı Gansu bölgesinde), Sakların
(İskitlerin) ardılları olan Yüeçilere (Toharlara) yakın bir bölgede yaşamış,
Yüeçiler tarafından yenilgiye uğratılınca MÖ 176 yıllarında 'Hiung-nuların'
(Hunların) egemenliğine girmiş, daha sonra İli Irmağı ve Issık Göl bölgesine
yerleşmiş ve en azından beş yüzyıl boyunca bölgedeki gücünü korumuştur.
Asya Hun İmparatorluğu'nun dağılmasından
sonra Hunların batı kolu, kendilerini Avarlarlar (Aparlar) olarak
adlandırmıştır. Çin kayıtlarında Juan-Juan (Cücen) olarak geçen Avarlar,
330-555 yılları arasında Orta Asya'da büyük bir kağanlık kurmuşlardır. Daha
önce Asya Hun Birliği'ne bağlı olarak yaşayan ve Çin kayıtlarında Usunlar
adıyla anılan Türkler, Hun İmparatorluğun dağılmasından sonra M.S. 542'ye dek
Altay Dağları'nın güney eteklerinde Avarlara bağlı olarak yaşamışlardır.
552 yılında Türkler, Avar kağanlığını
yıktıktan sonra Avarlar, Karadeniz bozkırlarına göçmüş ve buradaki Avrupa
Hunlarından arta kalan Türük boylarıyla birleşerek 562 yılında Bayan Han
önderliğinde Orta Avrupa'dan İdil'e, Balkanlar'dan Baltık'a kadar olan bölgede
Avrupa Avar İmparatorluğu'nu kurmuşlardır (558-805).
552 yılında Bumin Kağan (Aşina Tuman)
tarafından Orta Asya'da Türk Kağanlığı kurulmuştur (552-744). Bumin
Kağan'ın ölümünden sonra, yerine oğlu İssik Kağan (Aşina Kolo, 552-553)
geçtiyse de iktidarı fazla sürmemiş, bir yıl sonra Mukan Kağan (Aşina Yandou,
ya da İrkin, 553-572) Kitayları yenerek kağanlık tahtına oturmuş ve
imparatorluk gittikçe genişlemiştir.
Mukan'dan sonra tahta Taspar Kağan (572-581)
geçmiştir. 582 yılında Taspar Kağan'ın ölümünden sonra Türk Kağanlığı 582
yılında çökerek, Batı ve Doğu olmak üzere ikiye bölünmüştür. Doğu Türk
Kağanlığı 630 yılına dek, Batı Türk Kağanlığı da 659 yılına dek varlıklarını
sürdürmüş ve daha sonra Çin'i yöneten Tabgaç Türklerinin egemenliği altına
girmiştir.
682 yılında ise Kutluk (İteriş) ve akıl hocası
Tongukuk, Tabgaçlara karşı ayaklanarak Tabgaç Devleti'nin kuzeyine yerleşmiş ve
dağılmış olan Türk boylarını yeniden toparlamayı başararak İkinci Türk
Kağanlığı'nı (681-744) kurmuştur. 744 yılında Tabgaçlar, Uygurlar, Karluklar ve
Basmıllar birleşerek Türklere saldırmış ve yapılan savaşlar ardından son kağan
Ozmış da öldürülerek, Türk Kağanlığı ortadan kaldırılmıştır.
742'de Kutlug Bilge Kül Han tarafından Orta
Asya'da Uygur Kağanlığı kurulmuştur (742–848). Diğer boyların yardımıyla Türk
Kağanlığı'na son veren Uygurlar, 744 yılında yönetimi ele geçiren Basmıl
kağanını öldürerek Ötüken'e (Moğolistan'a) sahip olmuşlardır. Kutlug Bilge
Kül'ün yerine geçen oğlu Moyen Çor Kağan (747-759) kısa sürede devleti büyük
bir güce ulaştırmış, önce batıdaki Türgişler, sonra da kuzeydeki Kırgızlar
kağanlığa bağlanmıştır.
Uygurlara yenilen Türklerin büyük bir bölümü
Çin topraklarına yerleşerek Shatuolar (Şatlar) adı altında 10. yüzyılda değişik
Çin devletlerini kurmuşlar, bir bölümü ise Karluklar, Yağmalar ve Çiğillerle
birleşerek, Uygur Kağanlığı'nın (742-840) yıkılmasından sonra 9. yüzyılda
Karahanlı Devleti'nin (840-1212) kuruluşunda etkin bir rol oynamışlardır.
İşte bu dönemde Türk adı, aynı dili konuşan,
ancak kendilerini ayrı adlarla adlandıran halkların ortak adı durumuna gelmeye
başlamıştır. Bugünkü Uygurlar ve Özbekler eski Uygurlar, Türkler, Karluklar,
Yağmalar ve Çiğillerin karışımından ortaya çıkmış olan Türk halklarıdır.
Bugünkü Türkiye, İran, Azerbaycan,
Türkmenistan, Harzem, Irak, Suriye ve Balkanlarda yaşayan Türklerin ataları
olan Oğuzlar ise, Hazarların doğu koludur. Hazarlar da Kimmerlerin (Türüklerin)
Karadeniz bozkırlarındaki ardıllarıdır. Oğuzlar, kendileriyle aynı halk olan
Türk Kağanlığı'nın egemenliğini genellikle kabul etmemişlerdir.
Bozoklar ve Üçoklar olarak ikiye ayrılan
Oğuzların, aralarında çıkan anlaşmazlıklar sonucu, boyların bir bölümü batıya
göçmüş, kalanların çoğu da Türk Kağanlığı'nın kurulması nedeniyle daha sonra
batıya göçmüştür. Göçmeyenler ise, Türk Kağanlığı'nın egemenliği altına
girmiştir.
Doğuda kalan Oğuzlar, 630'da ilk Türük
Kağanlığı'nın zayıflayıp Tabgaçların denetimi altına girmesiyle yeniden
birleşmeye başlamışlarsa da İkinci Türük Kağanlığı kurulunca pek direniş
gösteremeden yeniden onların eğemenliği altına girmişlerdir. 745 yılında İkinci
Türük Kağanlığı da yıkılınca Kutluk Bilge Kağan'ın kurduğu Uygur Kağanlığı'nın
yönetimine girmişlerdir.
Daha sonra Türüklerin batı kolu olan Türgiş
Kağanlığına (699-766) bağlı olarak varlıklarını sürdüren Oğuz toplulukları,
760'lı yıllarda bölgeyi ele geçiren Karluk boyunun kurduğu devlette yer almış,
bu boyun öncülüğünde Türk, Yağma ve Çiğil boylarının da katılımıyla kurulan
Karahanlı Devleti içinde de var olmuşlardır.
Daha önce Hazar Kağanlığına (468-965) bağlı
olarak yaşayan batıdaki Oğuzlar, kağanlığın Kiev Knezliği tarafından yenilgiye
uğratılması sonucu gücünü yitirmesi nedeniyle, Hazarardan kopuk bir bağımsız
dönem yaşamaya başlamışlar ve 10. yüzyılda Hazar Denizi'nin doğusunda Oğuz
Yabgu önderliğinde ilk devletlerini kurmuşlardır (950-1055).
Kıpçaklar tarafından yıkılan bu devletten sonra
Oğuzlar ikiye bölünmüş, bir bölümü kuzeye giderek bugünkü Kazak, Bulgar ve
Tatarlar halklarının atalarından biri olmuş, bir bölümü de Selçuk Bey
önderliğinde güneye inerek daha sonra Selçuklu Devleti'ni (1075-1308)
kurmuşlardır. Doğu'daki Oğuz kitleleri ise, 840 yılında Uygur Devleti Kırgızlar
tarafından yıkılınca batıya göçerek öteki boylarla birleşmişlerdir.
Alıntı Arif Cengiz Erman