Irak'taki kayıtlara göre Nuh Tufan'ından sonra kurulan ilk kent; Kiş
Kiş: Modern adı Tall al-Uhaymir olan kent; tarihi Babil kentinin 12 km. doğusunda yerDevamını Oku...
Nihal Atsız yazmasa, Yâda taşını bilir miydim bilmiyorum. İlk ondan okumuştum Yâda taşını. Gerçek miydi yoksa bir
efsane mi? Çocuktum bilmiyorum. Merak ettiğim zamanlar oldu ancak bu taşa hiç
rastlamadım.
Dostumuz Ali Demirel'in Yâda isimli eserini okuyunca biraz daha
ilgim arttı. Bulabilenler o eseri mutlaka okusunlar. İnternetten veya
sahaflardan belki…
Yâda taşı eski
Türklerin yağmur duasında kullandıkları bir taş imiş.
Bu taşı elinde tutan veya ele geçiren bütün oymaklara hükmedermiş. Çünkü
su çok önemli ve kıymetli imiş. Su gücünü elinde tutan, yağmur yağdırma
kabiliyeti olan oymak bütün diğer güçlerden üstün olurmuş.
Son gezilerimizde Selendi'de, Yâda
taşını görmedik ama onun çok yakın bir canlı tanığını dinledik.
Şimdiki Manisa Selendi'nin Yağcı köyünden öğretmen Süleyman Girgin'den dinleyip kayda
aldığım bir hikâyeyi anlatmak istiyorum.
"Yirmi-yirmi beş yıl önce köyümüzde yüz yıllardan daha eski bir
mezarlığımız vardı. Mevkii de Karaağaç
mevkiidir. Mevki adını dibinde oyun oynadığımız ulu bir karaağaçtan alır.
Şimdi bu karaağaç yok, kurudu. Bunun yanında da bir su kuyusu vardı. Adına Haznalı derdik. Bu kuyunun içinde yeşil
bir taş vardı. Biz o taşı görürdük. Yaklaşık olarak iki yumruk büyüklüğünde bir
taş idi... Yeşil mermere benzer bir
taştı.
Yağmur duası yapılacağında karaağacın altındaki
çim alanda köylü toplanır, dua edilir, dua bitince o taş bir genç tarafından
sudan çıkarılır, köy mezarlığının hemen bitişiğinde bir Dede mezarı vardı, onun üzerine bırakılır. Bu Dede mezarı eski şekilli bir mezardı. Mezarlığın içinde değil
yanında idi. Sudan çıkarılan yağmur taşı-
Yâda-o mezarın üzerine bırakıldıktan
sonra dua son bulmuş olurdu. Duayı
bitiren ahali köye çıkıncaya kadar yağmur yağmaya başlar, millet ıslanırmış.
Sonra bu mezar kazılıp tahrip edilmiş. Şimdi o dede mezarı yokmuş. Talan
edilmiş, sadece dört duvarı kalmış.
Yâda taşını içinde saklayan Haznalı da
kapatılmış, suyunu alıp mezarlığın yanında sürekli akan bir çeşme haline
getirmişler. Yâda taşı ise yok olmuş
veya çalınmış. Şimdi o köyde Yâda taşı
yokmuş.
Bu hikâyenin en can alıcı kısmı yirmi-yirmi beş yıl önce Selendi'nin bir köyünde Yâda taş ile yağmur duası edilmesidir.
Ben bunun gerçek olabileceğine de inanıyorum. Taşın elektrik yükü, onu kullananın elektrik yükü, bununla bulutların
elektiriklenmesi-aşılanması- dölllenmesi gibi fiziksel izahları da var bunun.
Ama ona girmiyorum.
Bu bir Orta Asya geleneğidir.
Buna dikkat çekmek istedim. Hikâyesi bile heyecanlandırdı beni.
Selamlar…
Alıntı: Ali
Yıldız
– Edirne T: 0(284) 236 31 37
Makaleleri özgün buluyor musunuz?
Osmanlı Devleti Balkanlarda üstünlük kazandığı dönemde, Anadolu’da siyasi birlik henüz sağlanamamıştı. Anadolu’daki Türk
Devamını Oku...
Hayatı ve şahsiyeti hakkında pek az şey bilinen Yunus Emre 1240 yılında Orta Anadolu havzasında doğup yaşamış ve 1320 yılında
Devamını Oku...
İstanbul'da ki Dağların Adları Nelerdir?
İstanbul il sınırları içinde yüksek dağlar yoktur. Dağlar 1000 metre nin altındadır. En
Devamını Oku...
Nişanlı Kıza Gelin Koçu Getirme Âdeti diğer bir adıyla “gelin koçu” âdetini paylaşacağız bugün. Kurban bayramı yaklaşırken pek
Devamını Oku...
Çimpe kalesi, Balkan topraklarının Güneydoğu kıyısında Gelibolu’da bulunmaktadır. Bu kale 14. yüzyılın ortalarında yani 1352 yılında
Devamını Oku...