Ramazanın 15 inci günü 20 Mayıs 2019
Bir kişi gerçekte kötü ise, cinayet işlemiş, hayatı haksızlıklarla geçmişse, bu kişiyi ahirete yolcu ederken “iyidir” demekDevamını Oku...
Ramazanın yirmiikinci günü 27 Mayıs 2019
Günün
Ayeti
“Cennete
zengin cimri ve kaba merhametsiz giremeyecek.” (Ebu Davut, Edeb, 8
Günün
Hadisi
"İmanın
tadını, Rabb olarak Allah'ı, din olarak İslâm'ı, peygamber olarak Muhammed'i
seçip râzı olanlar duyar." Müslim, İman 56
Günün
Duası
Allâh'ım,
benim Rabbim Sensin, Senden başka ilah yoktur. Beni Sen yarattın, ben Sen'in
kulunum. Elimden geldiğince Sana verdiğim kulluk sözü üzerindeyim; işlediğim
hata, günah ve kötülüklerden Sana sığınırım. Bana olan nimetlerini ve bu
nimetlere karşı benim günah ve kusurlarımı itiraf ediyor, beni bağışlamanı
diliyorum. Sen'den başka günahları bağışlayacak yoktur.
Fitre Vermenin Şartları
ve Hükümleri
Özet: “Fitre Vermenin Şartları ve Hükümleri”
başlıklı yazımızda Fitre zekatının verebilmek ve fitre mükellefi olabilmek için
şartlar, Fitre sadakası verebilecek kişinin özelliklerinin neler olması
gerektiği ve Fıtır sadakası mükellefi olanların bilmesi gerekenler hakkında
detaylı bilgileri bulacaksınız.
Fıtır sadakasının dinen gerekmesinin (vücûb)
sebebi, ilgili hadislere dayanılarak “sağ olma” (sağ olarak ramazan bayramına
kavuşmuş olma) şeklinde belirlenmiştir. Bu yüzden, fıtır sadakası, fıkıh
eserlerinde “baş”a izâfe edilerek “zekâtü’r-re’s” (baş zekâtı) şeklinde
anılmıştır. Bir başka anlatımla, fıtır sadakası yükümlülüğü, yüce Allah’ın kişiye
(ve velâyeti altındakilere) canını bağışlamış olmasına karşılık bir şükran
davranışı olmak üzere konmuş bir hükümdür. Bu sebeple fıtır sadakası Türkçe’de
“can, baş sadakası” diye de anılır. Ayrıca bu ibadet o yılın oruç farîzasını
eda edebilen müslüman bakımından, bunu nasip etmesinden ötürü ulu yaratanına
şükürde bulunma anlamı da taşır. Nitekim Şâfiîler ramazan orucunu fitrenin
ikinci bir vücûb sebebi saymışlardır. Ancak fıtır sadakasının vâcip olması için
ramazan orucunu tutmuş olmak şart değildir.
Vücûb şartı, sebebi meydana gelmiş olan hükümle
yükümlü sayılmak için aranan şartları ifade eder. Yukarıda belirtildiği üzere
(ramazan bayramı vaktinde) sağ olarak bulunma fıtır sadakasının vücûb
sebebidir. Ancak sebebin bulunması, söz gelimi kendi ihtiyaçlarını dahi
karşılayamayan fakir bir müslümanın belirtilen vakte sağ olarak kavuşması onun
fıtır sadakası yükümlüsü olduğunu göstermez. Yükümlü sayılmak için bazı
şartların bulunması gerekir ki, bunlar fıtır sadakasının vücûb şartlarıdır.
Fıtır sadakası ile ilgili hadisler, genel
olarak bütün müslüman fertler için fıtır sadakası ödenmesi gereğini
belirtmektedir. Bununla birlikte, bir kimsenin ister kendisi ister kendi
dışındaki kişiler bakımından fıtır sadakası yükümlüsü sayılması için bulunması
gereken şartlar ve bu şartların kapsamı ile ilgili olarak mezhepler arasında
ictihad farklılıkları vardır.
1. Müslüman Olmak
Fıtır sadakasının vâcip sayılması için
yükümlünün müslüman olması gerektiği hususunda İslâm bilginleri fikir birliği
içindedirler. Ancak, Şâfiî mezhebinde sahih kabul edilen bir görüşe göre, gayri
müslim bir kimsenin bakmakla yükümlü olduğu müslüman yakınının fitresini
ödemesi gerekir. Öte yandan Hanefî bilginlere göre bir müslüman, gayri müslim
olan kölesinin fitresini vermekle de yükümlüdür.
2. Mal Varlığı
Hanefîler’e göre fıtır sadakası yükümlüsü
sayılmak için kişinin varlıklı olması gerekir. Varlıklı olma ölçüsü, zekâtta
olduğu gibi nisab miktarına, meselâ -bu iki meblağ kıymetçe eşit olduğunda- 20
miskal altın veya 200 dirhem gümüş kıymetine denk mala sahip olmaktır. Yine
zekâtta olduğu gibi temel ihtiyaçlar (havâic-i asliyye) bu miktarın dışındadır.
Ancak zekâttan farklı olarak, fıtır sadakasının vücûbu için sahip olunan malın
“artıcı” özellikte olması ve üzerinden bir yıl geçmiş bulunması gerekmez.
Bir başka anlatımla, Hanefîler’e göre meskeni,
ev eşyası, elbiseleri, bineği, silâhı ve ailesinin bir yıllık geçim masrafları
ile borçları dışında artıcı nitelikte olsun olmasın 20 miskal altın değerinde
malı olan kimse -bu mala sahip olduktan sonra bir yıl geçmiş olma şartı da
aranmaksızın- fıtır sadakası ile yükümlüdür.
Mâlikî, Şâfiî ve Hanbelî mezheplerine göre ise,
fıtır sadakasının vücûbu için zenginlik ölçüsü olan nisaba mâlik olmak şart
olmayıp, zengin fakir her müslüman fitre ile yükümlüdür. Ancak bu bilginlere
göre fıtır sadakası yükümlülüğü için kişinin, temel ihtiyaçlarının yanı sıra
bayram günü ve gecesine yetecek kadar azığa sahip olması şarttır. Mâlikîler’e
göre, ödeyebilme umudu varsa, kişi borç alarak fitre vecîbesini yerine
getirmelidir.
Fıtır sadakası ile yükümlü olan kimse sahip
olduğu malı kaybetse veya bu mal nisabın altına düşse de fitre yükümlülüğü sona
ermez. Fakat fitre borcu olan bir mükellef ölürse -Hanefîler’e göre- bu borç
terekesinden ayrılıp ödenmez; ancak mirasçıları kendiliklerinden öderlerse bu
iyi olur. Fakihlerin çoğunluğuna göre ise terekeden fitre borcu ödenmelidir.
Klasik kaynaklarda fıtır sadakasıyla
mükellefiyet için hürriyet şartından söz edilir ve kölelerin fıtır sadakasıyla
mükellef olmadıkları belirtilir. Bunun da sebebi, o dönemlerde bütün
toplumlarda yaygın olarak bulunan kölelerin, yine mevcut telakkiler sebebiyle
mülkiyet hakkının bulunmayışıdır. Bunun için de kölelerin fitrelerinin
sahipleri tarafından verilmesi gerektiği belirtilmiştir.
3. Ehliyet
Fakihlerin büyük çoğunluğuna göre, fıtır
sadakasının malî yükümlülük yönü ağır bastığı için, yükümlünün âkıl ve bâliğ
olması şart değildir. Konuya bu açıdan bakan üç mezhep imamının yanı sıra
Hanefî imamlardan Ebû Hanîfe ve Ebû Yûsuf’a göre, mal varlığına ilişkin şartı
taşıyan küçüğün ve akıl hastasının malından da fıtır sadakası verilmesi
gerekir.
Fıtır sadakasında ibadet yönünü üstün kabul
eden İmam Muhammed ve Züfer’e göre ise böyle kişilerin malından fıtır sadakası
verilmesi gerekmez.
4. Velâyet ve Bakmakla Yükümlülük
Kişinin kendi dışındaki kimselerin fıtır
sadakası ile yükümlü sayılması için, bunların kendi velâyeti altında olan ve
bakmakla mükellef bulunduğu kimselerden olmaları gerekir. Buna göre:
Gerekli mal varlığına sahip bulunan bir
müslüman, velâyeti altında bulunan ve mal varlığı fıtır sadakası ödemeye
elverişli olmayan küçüklerin, akıl hastalarının ve akıl zayıflarının (ma`tûh)
fıtır sadakasını ödemekle yükümlüdür. Dört mezhebe göre, mükellefin bulûğ
çağına gelmemiş çocukları ile akıl hastalığı veya zayıflığı sebebiyle velâyeti
altında bulunan büyük çocukları ve diğer yakınları bu kapsamdadır.
Hanefîler’e göre, vefat eden oğulun çocukları
ve -müslüman olsun gayri müslim olsun- ticaret amacıyla alınmış olmayıp hizmet
amacıyla bulundurulan köleler için fitre ödenmesi gerekir. Buna karşılık
kişinin, bakımını üstlendiği kişiler de olsa, ana babası, büyük çocukları,
karısı, kardeşleri ve diğer yakınları için fitre ödemesi gerekmez. Fakat
vekâletleri olmadığı halde bunlar için ödeme yapsa geçerli olur.
Hanefîler dışındaki bilginlere göre ise,
kendisine fitre vâcip olan kişinin gücü varsa- müslüman ve bakmakla yükümlü
olduğu (ana baba gibi) akrabası, karısı ve köleleri için de fitre vermesi
gerekir. Ebû Hanîfe’ye göre, evli kadınlar fitrelerini kendileri öderler.
Mâlikî mezhebinde, babanın kız çocuğu ile ilgili fitre yükümlülüğü kızın koca
evine intikali zamanına kadar devam eder.
5. Vakit
Hanefîler’e göre fıtır sadakası ramazan
bayramının 1. günü fecrin doğuşu ile (tan yeri ağarınca) vâcip olur. Çünkü
fitre bayrama izâfe edilmiş, ona ait kılınmıştır. Böylece oruç tutmanın haram
olduğu bir günde, fitre ile fakir müslümanların sevindirilerek bayrama
iştirakleri amaçlanmıştır.
Şâfiî, Mâlikî ve Hanbelî mezheplerine göre ise
fitre ramazanın son günü güneşin batması ile vâcip olur.
Bu durumda Hanefîler’e göre bayram gecesi
müslüman olan kişinin, veya o gece doğan çocuğun fitresinin verilmesi gerekir.
Fakihlerin çoğunluğuna göre ise bu kişiler fitre ile mükellef değillerdir.
Hanefîler’e göre ramazan bayramının ilk günü fecrin doğumundan önce vefat eden
veya fecirden sonra doğan çocuk için fitre vâcip olmaz. Fakihlerin çoğunluğuna
göre bu iki durumda da kişilere fitre yükümlülüğü doğar.
· Derleyen Burhan Aytekin
· Kaynak: Diyanet
· 12 Temmuz 2013
· Alıntı http://www.nenedirvikipedi.com/islam/fitre-vermenin-sartlari-ve-hukumleri-152.html