''Şimdi baylar, ilk iş olmak üzere bütün
orduyla ilişki kurmak gerekli idi.
Erzurum'da On Beşinci Kolordu Komutanına 21
Mayıs 1919'da yazdığım bir şifrede: "Genel durumumuzun
almakta olduğu korkunç şekilden pek üzgün olduğumu; ulusa ve yurda borçlu olduğumuz
en son vicdan ödevini yakından, birleşik çalışmayla, en iyi yapabileceğimiz
kanısıyla bu son görevi kabul ettiğimi; bir an önce Erzurum'a gitmek isteğinde
bulunduğumu, ama Samsun ve yöresinin durumu, güvensizlik yüzünden kötü bir
sonuca varma niteliğinde bulunduğundan, buralarda ister istemez birkaç gün
kalmak gerekeceğini" bildirdikten sonra, "beni şimdiden
aydınlatmaya yarayacak bir şey varsa bildirilmesini" rica ettim.
Gerçekten, Samsun ve yöresinde Rum çetelerinin
Müslüman halka saldırması ve öteden beri araçsız bırakılmış olan bu bölge
yöneticilerinin yabancı devletlerin işe karışmaları yüzünden hiçbir önlem
alamaması, durumu güçleştirmişti.
Tanıdığımız ve kendisinden büyük çaba umduğumuz
bir kişinin Samsun'a mutasarrıfolarak atanmasını sağlamaya girişmekle birlikte,
Üçüncü Kolordu Komutanını geçici olarak Canik (Merkezi Samsun olan o zamanki
sancağın adı) mutasarrıflığına atadım. Elden gelen bölgesel önlemlerin
alınmasına ve özellikle halkın gerçek durum üzerinde aydınlatılmasına ve orada
bulunan yabancı birlik ve subaylardan çekinmeye yer olmadığının anlatılmasına
önem verildi ve hemen o bölgede ulusal örgütler kurmaya girişildi.
23 Mayıs 1919'da Ankara'da bulunan Yirminci
Kolordu Komutanına: "Samsun'a geldiğimi ve
kendisiyle daha sıkı ilişki kurmak istediğimi ve İzmir yöresinden daha
kolaylıkla alabileceği bilgileri öğrenmek istediğimi" bildirdim.
Bu kolordunun durumu ile daha İstanbul'da iken
ilgilenmiştim. Güneyden Ankara yöresine trenle taşınması söz konusu idi. Bu yer
değiştirmenin engellendiğini anlamış olduğumdan, İstanbul'dan ayrıldığım
günlerde Genelkurmay Başkanı olan Cevat Paşa'dan, kolordunun trenle taşınması
gecikirse karadan yürüyerek Ankara'ya gönderilmesini rica etmiştim. Bundan
dolayı, söz konusu şifremde: "Yirminci Kolordunun bütün
birliklerinin Ankara'ya gelmeyi başarıp başaramayacaklarını"sordum.
"Canik sancağı (Sancak: il ile ilçe arasında bir yönetim birliği) üzerine
bilgi verdikten sonra bir iki güne değin Samsun'dan karargâhımla, bir süre için
Havza'ya gideceğimi ve her durumda Samsun'dan ayrılmadan önce beni aydınlatacak
bilgileri beklediğimi" yazdım.
Yirminci Kolordu Komutanından, üç gün sonra, 26
Mayıs 1919'da aldığım yanıtta: "İzmir'den düzenli bilgi
alamadıklarını, düşmanın Manisa'ya girişini de telgrafçıların haber verdiğini,
kolordunun Ereğli'de bulunan birliklerinin hepsi trenle taşınamadığından,
karadan yürüyüşe başladıklarını, ancak yerin uzaklığı dolayısıyla Ankara'ya ne
zaman ulaşacaklarının belli olmadığını" bildiriyordu.
Kolordu Komutanı yine bu telyazısında: "Afyonkarahisar'da
bulunan 23. Tümenin er sayısının pek az olduğundan ve orada ellerine geçen
erleri bu tümene göndermekte olduklarından söz açtıktan sonra, Kastamonu ve
Kayseri yörelerindeki güvenliği bozan birtakım olaylar üzerine haberler gelmeye
başladığını"
bildiriyor ve zaman zaman bilgi vereceğini yazıyordu.
27 Mayıs 1919 gününde Havza'dan, hem Yirminci
Kolordu Komutanından hem de bu kolordunun bağlı olduğu Konya'daki ordu
müfettişliğinden: "Afyonkarahisar'daki tümenin
güçlendirilmesi için hangi kaynaklardan yararlanıldığını ve gücünün artırılıp
artırılamayacağını ve bugünkü durumumuza göre, bu tümene nasıl bir görev
verilmesinin düşünüldüğünü" sordum.
Kolordu Komutanı, 28 Mayıs 1919'da sorduğum
işler üzerine bilgi veriyor ve: "Düşman buraları işgale kalkışırsa
23. Tümen, bulunduğu yeri bırakmayacak ve saldırıya uğrarsa, halktan alacağı
yardımla, kesimini savunacaktır." diyordu.
Ordu Müfettişi de, 30 Mayıs 1919'da verdiği
yanıtta: "23. Tümen, Karahisar'ın güvenliğini korumakla birlikte, düşmanın
her türlü işgaline, her türlü araçla karşı koyacaktır." diyordu. Bu araçların
hazırlanmakta olduğunu ve Konya'da orduyu destekleyebilecek bir kuvvet
hazırlamaya çalışıldığını, ancak, buna daha ad ve san konmadığını bildiriyordu.
Ben, müfettişliğe yazdığım telde: Konya'da bir
vatan ordusu kurulmakta olduğu üzerine bazı haberler yayılmıştır; bunun içyüzü
ve örgütü nedir, demiştim. Böyle bir soru sormaktaki düşüncem, biraz da onları
özendirmek ve uyarmak idi. Müfettişliğin verdiği son bilgi, bunun üzerinedir.
Kolordu Komutanı bu soruma: "Konya'da
vatan ordusunun kuruluşundan haberim yok."diye yanıt vermişti.
Yirminci Kolordu ve Konya'daki Ordu
Müfettişliği ile ilişki kurmam üzerine aldığım haberlerden uyanıklığı
gerektiren noktaları 1 Haziran 1919'da Erzurum'da On Beşinci Kolordu ve
Samsun'da Üçüncü Kolordu ve Diyarbakır'da On Üçüncü Kolordu Komutanlarına
bildirdim. (belge: 16)
Trakya'da bulunan kuvvetleri ve komutan
durumunu bilmiyordum. O bölge ile de ilişki kurmak gerekti. Bu düşünceyle,
İstanbul'da, Genelkurmay Başkanı Cevat Paşa'dan 16 Haziran 1919'da özel şifre
ile (Cevat Paşa ile ayrıldığım gün gizli bir şifre kararlaştırmıştık.)
Edirne'de Kolordu komutanının kim olduğunu ve Cafer Tayyar Bey'in nerede
bulunduğunu sordum. Cevat Paşa 17
Haziranda yanıt verdi. "Cafer Tayyar Bey'in Birinci
Kolordu Komutanı olarak Edirne'de bulunduğunu"öğrendim.
Amasya'dan 18 Haziran 1919 günü, Edirne'de
Birinci Kolordu Komutanı Cafer Tayyar Bey'e şifre ile verdiğim yönergede
başlıca şunları bildirdim: "Ulusal bağımsızlığımızı boğan
ve yurdun bölünmesi tehlikelerini hazırlayan İtilâf devletlerinin yaptıklarını
ve İstanbul Hükümetinin tutsak ve güçsüz durumunu biliyorsunuz.
Ulusun kaderini böyle
bir hükümetin eline bırakmak, çöküşe boyun eğmektir.
Trakya ve Anadolu'daki
ulusal örgütleri birleştirmeye ve ulusun sesini bütün gürlüğüyle dünyaya
duyuracak güvenilir bir yer olan Sivas'ta birleşik ve güçlü bir kurul toplamaya
karar verilmiştir.
Trakya-Paşaeli
Cemiyeti, yetkili olmamak üzere İstanbul'da bir kurul bulundurabilir.
Ben İstanbul'da iken
Trakya Cemiyeti üyelerinden kimileriyle görüşmüştüm. Şimdi zamanı geldi.
Gerekenlerle gizlice görüşerek hemen örgütler kurunuz ve benim yanıma da delege
olarak değerli bir iki kişi gönderiniz. Onlar gelinceye değin, Edirne ili
haklarının savunucusu olmak üzere, beni vekil ettiklerini belirten, imzalı bir
belgeyi kendi imzanızla ve şifre ile bildiriniz.
Bağımsızlığa ulaşıncaya
değin, bütün ulusla birlikte, özveriyle çalışacağıma kutsal inançlarım adına
ant içtim. Artık benim için Anadolu'dan ayrılmak söz konusu olamaz."
Trakya'nın direnme gücünü artırmak amacıyla bu
yönergeye şu bilgileri de ekledim:
"Anadolu halkı
baştan aşağı bölünmez bir bütün haline getirildi. Kararlar, ayrılıksız, bütün
komutanlar ve arkadaşlarımızla birlikte alınıyor. Vali ve mutasarrıfların hemen
hepsi bizden yanadır. Anadolu'daki ulusal örgütler ilçe ve bucaklara dek
genişledi. İngiliz koruyuculuğu altında bir bağımsız Kürdistan kurulması ile
ilgili propaganda ve bu amacı güdenler saf dışı edildi. Kürtler, Türklerle
birleşti."
Alıntı: Levent Karaşin - Atatürk ve Kuvayı Milliye
''Ayın altında kağnılar gidiyordu. Kağnılar gidiyordu Akşehir üstünden Afyon'a doğru.''
Mustafa Kemal'in askeri Gazi Osman Devamını Oku...
Ankara’da havanın kapalı olduğu sıkıntılı bir kasım akşamı, Avrupa üzerinde savaş rüzgârları esmekte, genç Cumhuriyet kalkınma, büyüme ve gelişme çabaları içinde hedefe Devamını Oku...
Mustafa Kemal’in Kurtuluş Savaşı hazırlıkları; Adana’da başlattığı, İstanbul’da geliştirdiği ve Samsun’da uygulamaya soktuğu dokuz aylık bir dönemini kapsar.19 Mayıs, Devamını Oku...
'...Hepiniz bilirsiniz ki, Avrupa'nın en önemli devletleri, Türkiye'nin zararıyla, Türkiye'nin gerilemesiyle ortaya çıkmışlardır. Bugün bütün dünyayı etkileyen, milletimizin Devamını Oku...
''Gene bir İstanbul seyahatinde bir sabah erkenden otomobille şöyle bir Yeşilköy’e doğru gezinti arzu ediyor. Topkapı dışından otomobille ilerlerken kavun yüklü iki araba ve birkaç Devamını Oku...
''Mustafa Kemal, olayların seyrini yakından takip ettiği için İstanbul’a gitmedi ve sağlık durumunun elverişli olmadığı şeklinde bir raporu Meclis-i Meb’ûsân-ı Osmaniye’ye Devamını Oku...
''1924 yılı Ekim ayındaydık. Büyük Zafer'den sonra Atatürk iki girişimde bulunmuştu. Birisi İzmir'de topladığı İktisat Kongresi ki "Milli Ekonomi" sözü tarihimizde ilk defa bu Devamını Oku...
Bunca yüzyıllarda olduğu gibi, bugün de, milletlerin bilgisizliğinden ve bağnazlığından yararlanarak bin bir türlü siyasi ve kişisel amaç ve çıkar sağlamak için, dini alet ve araç Devamını Oku...
''Mustafa Kemal Arıburnu Kumandanıdır. İngilizler Anafartalar’a çıkartma yapmışlardı. Vaziyet buhranlı ve çok tehlikeliydi. Mustafa Kemal, Başkumandan vekili Enver Paşa’ya doğrudan Devamını Oku...
Efendiler! Yeryüzündeki uzak görüşlü devlet adamları için her zaman göz önünde tutulması gereken bir gerçek vardır: Fikirler zorla ve şiddetle, top ve tüfekle asla öldürülemez. Devamını Oku...