27 Haziran 1915
27 Haziran 1915. Düşman ağır bombardımanı devam ediyor. Yarın Seddülbahir’de Sığındere tarafından büyük bir taarruza kalkacaklar. Google den bakınca bugün oralar hepDevamını Oku...
“…Manav Türkleri nerden
geliyor önce buna bakalım. Türkler Anadoluya geldikleri zaman bir yerleşik grup
vardı birde yürüyen grup vardı. Yürüyenlere Yörük deniliyordu, yerleşik
olanlarada Türkmen deniliyordu. Selçuklu Türkleri Anadolu’ya 1071 tarihinde
gelmiştirler ama aslında Türklerin Anadolu'ya gelişleri asırlar öncesine
dayanıyor.
Bunların izlerini
Ankara’da, sivas’ta, Erzincan’da hatta Çanakkale’de görüyoruz. Türkler
Anadoluya ilk gelişlerinde beylikler kuruldu. Manav Türklerinin ilk temelleri
Selçuklu devleti zamanında atıldı. İznik, İzmit civarına yerleşen Türkler
buralarda bostancılıkla uğraştılar. Yürüyenlere Yörük derken, Bağ, bostan
işleri ile uğraşarak yerleşik hale gelenlerede Manav denildi. Yani temelimiz o
tarihlere kadar dayanıyor…’’.
Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu
Değerli Dostlar,
değişik zamanlarda Manav Türkleri ile ilgili ayrıntılı bilgi paylaşılması
istenmektedir. Aslında Türk başlı başına bir kavram olup "Türk"ün başına
konan ekler, birbirinden ayrı düşen boyları anlatan tanımlamalardır. Bu bağlamda,
"Manav"
kelimesi, Türkler'in Anadolu'ya son göçü olan 1071'den çok önceleri
özellikle de Marmara bölgesine yerleşmiş olan Türkleri tanımlamak için
kullanılmaktadır.
Kadim Türk yurdu olan
Anadolu'da bu durum çok doğaldır. Osmanlı döneminde aile soyağacı kayıtları
tutulmadığından Türkiye Türkleri'nin hangi boydan olduklarını tanımlama yönünde
sıkıntıları bulunmaktadır. Osmanlı ile resmi bir ilişkisi olan ve kayıtlara
geçenler ise bu takibi yapabilecek durumdadır. Bu konuda meraklı olanların,
yöresel ağızları ve kelimeleri, soyadı seçimlerini, yöresel kayıtları,
anlatımları ve diğer kültür unsurlarını izleyip bu sayfada verilen bilgilerle
kıyaslayıp bir sonuca ulaşması uygun olacaktır.
***
Manav sözcüğünün; Türkistan’daki Kazak-Kırgız
ve Sibirya’daki
Yakut
(Saha) Türkleri’nde kullanılan, koruyucu soylu kişi ve boy beyi
anlamına gelen “Manap” ve “Manag”dan geldiği sanılmaktadır.
Eski Türkçe’de “v”
sesinin olmamasından dolayı, “Manap” sözcüğündeki “p”
ve “Manag”
sözcüğündeki “g” sesinin yumuşayarak “Manav” sözcüğünün ortaya çıktığı
düşünülmektedir. (Örneğin; berim<verim, takuk<tavuk, kagun<kavun vb gibi.) “Manap”ın;
Çağatay
Türkçesi’nde “asilzâde, asâlet, beyzadelik”, Kırgız
Türkçesi’nde “feodal kabilelik üst tabakasının mümessili”
veya “Kırgız
Lideri”, Kazak Türkçesi’nde “ağa, bey” ile “Manag”ın; Yakut
(Saha) Türkçesi’nde “koruyucu, güdücü, bakıcı” anlamlarını taşıması ve de Türkistan’ın
kuzey bozkırlarında yaşayan Kırgız ve Kazakların boy ve oymakbaşlarına
“Manap” demeleri ile 1860’larda Kırgızlar’dan Bugu
(Geyik) kabilesi ve Sarı Bağış boylarının başlarında Manapların yer alması
olguları da, “Manavlar, Yerli Türk/Türkmen” görüşünü desteklemektedir
Batı Anadolu yöresine, Manavların
(Yerli
Türklerin) ilk yerleşimin 1291 tarihinden hemen sonra yapıldığı sanılmaktadır.
Ayrıca Yıldırım Bayezıd döneminde İstanbul’un alınması amacıyla yapılan kuşatma
kaldırılırken, yapılan anlaşma gereği Sirkeci’de bir Türk mahallesi kurulması
şartına uygun olarak Göynük ve Taraklı’dan 760
hane Manav İstanbul’a yerleştirilmiştir. Yani İstanbul’a yerleştirilen ilk
yerli Türklerin, bu yöreden giden “Manavlar” olduğu kaynaklarca da
doğrulanmaktadır.
Adapazarı'nın yerli (otokton)
ahalisi, bilhassa geyve tarafındakiler eski Türk boy ve oymaklarına
mensup Türk göçebeleridir. Zamanla göçebeliği terk edip iskân olunca, bunlara
"Manav"
adı verilmiştir. Manav yerli Türk manasına gelmektedir.
Muhasebe defterleri (BOA
II) mülknâme, tahrir, berat ve vakfiye kayıtları dikkate
alındığında; hem yöreye Türk yerleşiminin Hicrî 700’den çok öncesinde gerçekleştiği
hem de yerleşik hayata geçişin çok eski tarihlere dayandığı söylenebilir.
“Manav” kelimesi bir etnik alt
kimlik ifade etmez. Marmara bölgesinin değişik illerine dağılan ve kendilerini
yörenin en eski yerleşik Türkleri olarak tanımlayan Manavlar için en öz ifade,
bir yörüğün ağzından derlediğimiz “yórúğúŋ yörümeẽnne manav deriS” cümlesi
sayılmalıdır. (Öçalan: 2004, Giriş) Aynı tespiti, Işıl Altun da Reşat Sakarya
isimli kaynağından “- Orta Asya’dan, Batı Anadolu’ya gelen Türk,
Türkmen, Yörük. Oturursa Manav, gezerse Yörük” şeklinde yapmış. (Altun:
2003, 32) Bütün tarihî kaynaklar da bu ifadeyi teyit eder mahiyettedir
Manav Türkmenlerinin
Oğuzların bir başka koluyla ilgisi olduğunun bir delili de şu anda devam etmekte
olduğumuz ağız derlemelerinde Kandıra’nın Adapazarı- Kaynarca yolu üzerinde
yeni adıyla Esentepe, eski adıyla Yadeş köyünde bir kaynak kişiden
duyduğumuz “gelibatı” çekimli fiilidir. “
Yaptığımız açıklamada Türkmenliğin
Oğuzlukla eş anlamda olduğunu Batı Türklüğü’nün %80’i ile Türkmen
Türklüğü’nden meydana geldiğini Türklüğün sadece Türkmenlerden ibaret
olmadığını Kırgızlar, Kazaklar, Tatarlar’ın da Türk olduklarını ve fakat
Türkmen
olmadıklarını Türkmenliğin zamanla Azeri Türklüğü gibi isimler de
türettiğini Türkmenliğin genel anlamdaki karşılığının yanı sıra özel anlamda
yerel isimler de aldığını Anadolu’da Tahtacılar’ın, Sıraçlar’ın,
Manavlar’ın
buna misal teşkil ettiğini söyledik.
1703 yılında iskâna
tabi tutulurlar.
(Bayar,
2004, s.130, 131) 12 Mayıs 1767 (15. Rebi’ül-Ahır 1181)
tarihinde Aydın, Sivas, Konya vilayetlerine gönderilen fermanlarda, dağınık
olarak yaşayan halkın, ayan ve mütegallibe çiftliklerinde
tevatta
ve himayelerine iltica ettikleri, bunların iskân mahallerine
gönderilmeleri istenmektedir. Bu tarihte Karakeçili Yörükleri Eskişehir civarındaki
köylerden, Dağküplü, Mayıslar, Sepetçi, Taycılar, Margı ve Yaka
Boyu köylerine iskân olmuşlardır. Yörede sonradan iskân olanları, Karakeçili
Yörükleri ve Muhacirler “Manav” olarak
adlandırmaktadırlar.
Manav Türkleri kültürü
yemeklerinde ise hamurişinin ağırlıkta olduğu görülüyor. Hamur tatlısı olan Melengüççeği
tatlısı bu köylerde çok yapılıyor. Misafir geldiğinde yapılan “Höşmelim
veya höşmerim” un, su ve tereyağı ile yapılan bir çeşit tava böreği. “Dartı
veya tartı” denilen süt kaymağı ile yapılan kahvaltılık da geleneksel
yemek kültüründe yer alıyor.
Melengüçceği Tatlısı Orta Asya Türklerinden
gelmektedir. Orta Asya Türkleri Melen ovalarında yetişen
Manda kaymağını kızartıp tortu (dartı) haline getirdikten sonra hamurun
içine sürüp tükettikleri için Melengüçceği adını almıştır. 700
yıllık bir öz geçmişi bulunmakla beraber Akçakoca’da yaşayan Manav
Türkleri tarafından geleneksel hali korunarak yapılmaktadır )
Yine Prof.
Dr. Mehmet Eröz, en eski Türk yemeklerine örnek olarak Akıtmaç,
bulamaç, keşkek, höşmerim, mantı, samsa, tutmaç, yufka, yoğurt'u
vermektedir.
·
Kaynak Yazı muhtelif kaynaklardan derlenmiştir.
·
Alıntı Selim Sarısoy