Edirne'de Kurtuluş Resepsiyonu
Edirne'nin düşman işgalinden kurtuluşunun 94'üncü yıl dönümü dolayısıyla düzenlenen 'Kurtuluş Resepsiyonu'nda konuşan Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan, "Ulu Önder Mustafa KemalDevamını Oku...
Büyükada’nın Tarihçesi
Prens adalarının en büyüğü ve en çok ziyaret
edileni Büyükada’nın tarihi Antik Dönem’e kadar uzanmaktadır. Antik dönemde
Demonisia, Halkın Adaları olarak anılan Prens Adaları hakkında ilk bilgiler
1930 yılında Karacabey mevkiindeki Rum Ortodoks mezarlığı yakınında bulunan ve
Büyük İskender’in babası Makedonya kralı II. Filip’e ait altın sikkeleri
içeren Büyükada Definesi ile elde edilmiştir.
Büyükada tarihi içinde ilk olarak Bizansları ve
onların Adalar’da inşa ettirdikleri manastırları biliriz. Bu manastırlar sürgün
edilen ve bazıları Bizans’a asla dönememiş olan imparatorlar, imparatoriçeler,
patrikler sayesinde ünlenmiştir. Bizans tarihçisi Kedrenos’a göre, 569’da
İmparator II. Justin (565-78) kendisine Adalar’ın en büyüğünde bir saray ve bir
manastır inşa ettirmiştir. Büyükada, imparatorun yerleşmesinden sonra Prinkipo,
Prens’in Adası adını almıştır. Sonrasında takımadaların tamamına bu isim
verilmiştir. Büyükada’nın tarihi önemini ilk olarak Bizans kaynaklarında bulmak
mümkündür.
Yaklaşık 7 yüz yıl Bizans’ın sürgün yeri olarak
kullandığı Büyükada’nın tarihçesi taht kavgaları ve siyasi anlaşmazlıklar
yüzünden adaya gönderilen devlet görevlilerinin gördüğü işkencelerle dolmuştur.
Bizans döneminde Konstantinopolis büyük surlarla korunurken Adalar terk edilmiş
ve düşman kuşatmaları sırasında tahrip edilmiş. Arap istilaları ve Haçlı
Seferleri ile yağmalanan adalar Osmanlı egemenliğine geçince güvenli bir
atmosfere kavuşmuştur. Büyükada’nın tarihi içinde Osmanlı egemenliğinin yeri
başkadır.
Osmanlı Egemenliğindeki Adalar
İstanbul’un fethinden önce ele geçirilen
Kınalıada, Burgazada ve Heybeliada’dan sonra Büyükada da Osmanlı hâkimiyetine
katılmıştır. Büyükada tarihi içinde Osmanlı döneminin ayrı bir önemi vardır.
1908’de II. Abdülhamit bazı devlet görevlilerini buraya yerleştirerek adanın
gelişmesini sağlamış; konaklar ve yalılar inşa ettirmiştir.
Fetihten sonra artan Türk nüfusu ile birlikte
bölgeye huzur gelmiştir. Adada Türkler, Rumlar, Ermeniler, Yahudiler dostça
yaşamışlardır. 1875’te düzenlenen seferlerle adaya yerleşenlerin sayısı daha da
artmıştır. Büyükada’nın tarihçesi bölgeye yerleşen zengin Türklerle birlikte
değişmiştir. Köşkler, konaklar ve oteller yaptırılmıştır. 1984’te SIT alanı
kabul edilen Büyükada Nizam ve Maden Mahalleleri üzerine kurulmuştur.
Büyükada’nın tarihi öneminin yanında doğal güzellikleri de ilgi çekicidir.
Dik yokuşların fazlalığı sebebiyle bisiklet ve
faytonla ulaşımın sağlandığı bölgede Yorgi ve Hristos Tepesi olmak üzere iki
önemli tepe bulunur. Özellikle yaz aylarında ziyaretçi akınına uğrayan Büyükada
geçmişi, kültürü ve doğal güzellikleri ile yerli ve yabancı misafirlerini
ağırlamaktadır. Tarihi köşkler şimdilerde Büyükada otelleri olarak hizmet
vermektedir.
Bir Sürgün Lev Troçki – Büyükada Tarihi
Aydınlanıyor…
Büyükada’nın tarihi sürgünlerle dolu demiştik.
Adını prenslerin buralara sürgün edilmesinden alan Prens adalarından
Büyükada’da Lev Troçki’nin bu bağlamda önemi büyük olmuştur.
Lev Troçki’nin 1929-1933 yılları arasında
sürgün edilip yaşadığı ev adadadır. Büyükada tarihi içinde Lev Troçki’nin ayrı
bir önemi vardır. Gürcü Sovyet lideri Stalin tarafından sürgüne yollanan
Troçki’nin kaldığı evi Nizam mahallesindedir. 1933 yılında buradaki evinde bir
suikast sonucu öldürülen eski Sovyet lideri Kızıl Ordu’nun kurucusu olarak
bilinir. Büyükada tarih sahnesinde bu nedenle önemli bir konumdadır.
İstanbul İlimizin İlk Çağdaş Müzesi
Büyükada tarihçesi İstanbul’un ilk çağdaş müzesini de görmüştür. Aya Nikola mevkiindeki eski hangar alanı müzeye dönüştürülmüştür. Adaların oluşumundan günümüze tüm belgeleri, objeleri, fotoğrafları, film ve sözlü kuruluş tarihiyle birlikte ziyaretçilerine sunmaktadır. Adalar Müzesi Büyükada gezilecek yerler listelerinin ilk sırasında yer alır. Alıntı