Qing Hanedanı, Kangxi Dönemi Kapaklı Kavanoz
Kangxi; 4 Mayıs 1654 Yasak Şehir - Pekin'de doğmuş ve 20 Aralık 1722 Pekin'de hayatını kaybetmiştir. Eser; ana beyaz renk üzerine ateş kırmızı işlemeli çerçeveler içinde ağaçDevamını Oku...
Sabriye
Cemboluk
Bu akşam bir
öz eleştiri de kendime yapacağım. Burada sizlere düşen, benim davranışlarımda
istediğiniz gibi hakem olup, fikir bildirmenizdir. Canım mahalle komşularım,
ben hayatının 45 yılı yurdundan uzak yaşadığı halde, doğduğu topraklara ve o
toprakların insanlarına, onların sevincine üzüntüsüne sımsıkı bağlı bir
insanım. Birçok insan nedense, "Alamancı" diye adlandırdıkları beş
milyon Türk insanını farklı ve yabancı görmek istiyorlar. Neyse konumuz o
değil. Konumuz son günlerde yaşadığımız şehit haberlerinin karşısında, milletçe
sergilediğimiz ortak tavırdır. Tabii bir de çoğunluk gibi davranmayan, şehit
haberlerinden etkilenmek üzülmek şöyle dursun, yok sayarak yaşamayı, davranmayı
sürdürenler var. Nedense bu gruptakiler çok gözüme batıyor. Hangi makam ve
mevkide, hangi sosyal konumda olursa olsun, resmi olmasa da gönlümüzden yas
ilan ettiğimiz şu günlerde, gülen haberler ve eğlenceler beni üzüyor. Sayfamda
kişisel bir çağrı yaparak, bu günlerde lütfen neşeli eğlenceli, yemeli içmeli
haberlerimizi paylaşmayalım. Hiç değilse bu kadarı şehitlerimize saygı olsun
demiştim. Yerden göğe kadar çok teşekkür ederim. Benim güze facebook mahallemde
böyle haber paylaşan komşuların sayısı bir elin parmaklarını geçmedi. Onların
da haberlerini kaldırdım ve 30 günlüğüne geçici olarak kendilerinden haber
almayı durdurdum. Bir işe yarar mı? Yaramasa da ben üstüme düşeni yaptım. Ve
fakat dün akşam sayfama bir haber düştü....Favkalade rahatsız oldum. Gece
uykularım kaçtı. Kendi kendime kavga ederek, yatakta dönüp durdum. Elbette hiç
b irimiz sosyal medyanın polisi jandarması değiliz.
Millet olmak,
sadece aynı ülkenin sınırları içinde yaşamak değildir. Aynı zamanda kederde ve
tasada da birlik olmayı gerektirir. "Komşusu aç yatarken, kendi tok yatan
benim ümmetimden değildir" diyen bir dinin mensuplarıyız. Değil sadece tok
yatmak, milletçe büyük bir acı içinde kıvranıp, bayrakları yarıya indirelim,
camilerde şehitlerimize selalar okunsun diye feryat ederken, Yaşadığı eğlenceli
ve gösterişli bir kutlamayı sosyal medyada paylaşan bir sanatçımız, bana son
derece itici geldi.
Kendisi son
yıllarımızın çok popüler bir yazarı Kitapları her yerde yüzbinler satıyor.
Okuyucularının yeni danışmanı, akıl hocası, kalplerini beyinlerini okuyan,
insanların tüm dertlerini çözen bir guru! Onun yazdıkları nedense, maymuncuk
gibi her dert sahibinin kapısını açıyor. Süper... Yapılan epeyce de tavsiyeden
sonra, en azından iki kitabını okumaya karar verdim. Bu gün gittiğim Frankfurt
şehrimizde bir Türk kitapevimiz var. Oradan alacaktım. Dün akşama kadar kararım
buydu. Şu aralar ünlü bir özel televizyonda yazdığı kitaplardan birinin dizisi
yayınlanıyor. Dizide biz fakir mahallenin, zavallı insanlarına ağlıyoruz.
Görmediğimiz uzak köşelerde ne hayatlar var. Ben seviyorum böyle gözden uzak
köşelerde, gölgede kalmış insanların hayatlarına ışık tutan eserleri. Neyse
sözü fazla uzatmayacağım. Değerli yazarımızın dün doğum günüymüş. Büyük bir
eğlence organize etmiş dostları. Kahkahalar havalarda uçuşmuş. Ve elbet de
şampanyalar patlarmış. Yazarımız kahkaha atarak patlattığı şampanya ile kutlama
fotoğrafını koymuş. Beş binden fazla insan, kutlamış. Belki hala kutlamalar
devam ediyordur. Mesleği psikiyatrist olan değerli yazarımıza sormak istiyorum.
Kişilerin tek tek psikolojileri elbet de çok önemlidir ama milyonlarca insanın
yas tuttuğu bir ülkenin toplumsal psikolojisi önemli değil midir? Yazarlar ve
sanatçılar şeffaf ve göz önünde yaşarlar. Elbet de örnek kişilik olmalarını
beklenemez. Fakat milli yas ilan ettiğimiz, ciğerlerimizin yandığı bir günde,
bu çeşit eğlence ve kutlamaları, bu zavallı acılı milletin gözüne sokarak
yaşamak nasıl bir duygudur?
Dün gece işte
bunları kendime dert ettim. Deli miyim? Divane miyim? Bilmem ama ben güzel
ülkemde, başka insanların başına gökten ateş topları yağsa, kendilerine
değmediği müddetçe hiç rahatsız olmayan bu tuzu kuru insanlardan çok
rahatsızım. Ne demiş atalarımız? " Keser döner, sap döner. Gün olur devran
döner!"
Önemli rica-
Yorumlarınızı isim vermeden yapmanızı rica ediyorum. Teşekkür ederim
·
Sabriye Cemboluk