Dolmabahçe Sarayı, Yaz Aylarının Sonu; 1938...
''Dolmabahçe Sarayı'nın denize bakan odalarından biri. Duvarlarında mavi zemin üzerine irili ufaklı yıldızlar sarı yaldızla boyanmış, ortada ceviz oymalı bir karyola (bu karyola yerineDevamını Oku...
Alıntı: Levent Karaşin
Başyaver Salih Bozok, Nif kasabasında yani günümüzün Kemalpaşa’sında yaşadıkları 9 Eylül 1922 gününü şöyle anlatıyordu:
-“Armutlu’dan geçerken, köy halkı Türk askerini seyretmek için yol kenarına çıkmışlardı. Yanık bakraçları, kırık testileriyle de yoldan geçen askerlere su veriyorlardı. Buradan geçerken, arabalara ve hayvanlara rastlıyorduk. Onlara yol vermek ve yolun açılmasını beklemek üzere otomobilimizi durdurmuştuk.
Gazi Mustafa Kemal Paşa bir sigara yakmak için toz gözlüğünü gözünden kaldırdığı zaman, yaşlı bir köylü ani bir hareketle kalabalığın arasından ayrıldı. Otomobile yaklaşan köylü bir süre Gazi’nin yüzüne baktıktan sonra elini koynuna soktu ve çıkardığı kartpostalı avucu içinde saklayarak otomobilin basamağına çıktı. Tüm dikkatimle ihtiyarı inceliyordum. İhtiyar bir karta, bir de Gazi’nin yüzüne baktıktan sonra sağ elinin işaret parmağını önce karta sonra Gazi’ye çevirdi ve:
-‘Bu sensin!’ Diye bağırdı ve devamında köylülere döndü:
-‘Arkadaşlar, Mustafa Kemal’dir’ dedi. Bunu işiten köylüler, kadın, erkek ellerindeki testileri, bakraçları atarak her taraftan otomobile girdiler. Gözyaşları dökerek Gazi’nin kalpağını, omzunu öptüler, Gazi’nin ayağındaki tozları sürme gibi gözlerine çekenler vardı.
Köylünün elindeki kart kim bilir ne zamandan beri ve ne güçlüklerle sakladığı Gazi’nin bir fotoğrafıydı.
Köylüleri Gazi’nin etrafından ayırmak zor olduğu için, şoföre, çaresiz olarak motoru çalıştırmasını söyledim. Motor çalışınca mecburen ayrıldılar. Hareket ettik, fakat sesleri hâlâ bizimle beraber geliyordu:
-'Yaşa Gazimiz... Namusumuzu, hayatımızı kurtardın, hepimiz sana kurban olalım.’ Yunanlılar tarafından yerle bir edilmiş ve yakılıp yıkılmış olan bu yöreden geçtiğimiz sırada karşılaştığımız bu samimî tezahürat bizi her seferinde ağlatmıştır. Halkın böyle heyecanlı tezahüratları arasında dinlenilerek köylerden ve kasabalardan geçerek Nif’e geldik.”
Kaynak: 1 Banoğlu Niyazi Ahmet, Atatürk, Garanti Matbaası, İstanbul 1967. .s. 222.
– Edirne T: 0(284) 236 31 37
Makaleleri özgün buluyor musunuz?
Osmanlı Devleti Balkanlarda üstünlük kazandığı dönemde, Anadolu’da siyasi birlik henüz sağlanamamıştı. Anadolu’daki Türk
Devamını Oku...
Hayatı ve şahsiyeti hakkında pek az şey bilinen Yunus Emre 1240 yılında Orta Anadolu havzasında doğup yaşamış ve 1320 yılında
Devamını Oku...
İstanbul'da ki Dağların Adları Nelerdir?
İstanbul il sınırları içinde yüksek dağlar yoktur. Dağlar 1000 metre nin altındadır. En
Devamını Oku...
Nişanlı Kıza Gelin Koçu Getirme Âdeti diğer bir adıyla “gelin koçu” âdetini paylaşacağız bugün. Kurban bayramı yaklaşırken pek
Devamını Oku...
Çimpe kalesi, Balkan topraklarının Güneydoğu kıyısında Gelibolu’da bulunmaktadır. Bu kale 14. yüzyılın ortalarında yani 1352 yılında
Devamını Oku...