Zümrüdü Anka Kuşu Efsanesi...
Zümrüdü Anka, Simurg, Kaknüs, Cennet Kuşu olarak bilinir. Efsanesi; Masallarda duyduğumuz ve efsanelerini dinlediğimiz canlı türü diye başlasak ne denli doğru olur bilinmez. Ancak buDevamını Oku...
Röportaj: Sinan Yurtkulu
Malûmunuz bugünlerde ‘8 Mart Dünya Çalışan Kadınlar
Gününü idrak ediyoruz. Hemen hemen tüm resmi ve sivil kuruluşlar
çalışan kadınlarımızın sıkıntılarını dile getiriyorlar. İşte, evde, fabrikada,
tarlada çalışan hanımların hayatlarını kolaylaştırmaya çabalıyorlar. Bu uğurda
bizi yönetenlerin dikkatini çekmeye çalışıyorlar. Dertlerine aile ve halk
desteği sağlamaya uğraşıyorlar. Bazı guruplar ise cinsiyet eşitsizliğini
anlatıyor. Giderilmesini istiyor. Bazıları aile içi ve dışı şiddeti sorguluyor.
Birçoğu fırsat eşitsizliğini öne çıkarıyor. Hep bir ağızdan ‘Kadın Sığınma
Evlerinin azlığı, Danışma Merkezlerinin eksikliği, Çalışan kadınlara
erkeklerden az maaş verilmesi, süt ve doğum izninin çok görüldüğünü’
haykırıyorlar. ‘İş gücüne sahip iki kadından birinin işsiz olduğu’ çığlıkları
atıyorlar. El birliğiyle çalışan kadınların sorunlarına, erkeğin toplumun ve
bizi yönetenlerin farkındalığını sağlamaya çabalıyorlar. İsteklerinin her
birini saygı ile karşılıyorum. Dilerim maksatları bir an önce hâsıl olur. Ben
ise yazımın girişinde kadın sorunlarına kısaca değinmiş olduktan sonra, kadın
olmanın tüm zorluklarına rağmen başarıyı yakalayan ve halen zorluklarla boğuşan
bir hanımefendi çağdaş bir Cumhuriyet kadını ile tanıştıracağım sizleri.
Böylelikle bir nebze olsun sorunlardan uzaklaştırıp ‘ demek ki oluyormuş’
dedirten bir başarı hikâyesi sunacağım…
O bir
Endüstri Mühendisi Adı: Sim Aslanoğlu ben onunla üyesi olduğum Ekonomi
Gazetecileri Derneğinde Bilgi İşlem Uzmanı İlker Aktaş tarafından verilen
‘Günümüzde Dijital ve Sosyal Medya Bağlantıları ve kullanımını’ içeren bir
eğitim esnasında tanıştım. Daha sonrasında ayaküstü sohbetlerden sonra
aşağıdaki röportajı yapmaya karar verdim. Sebebi ise Endüstri Mühendisi
olmasına rağmen restoran sektörüne girmesi ve dünyada bir ilk olan 20 çeşit
çorbaya sahip bir restoran işletmesi ve marka hakkının başka bir yatırımcıya
kullanma hakkının (franchizing Türkçe okunuşu frençayzing) verilmesi sistemini
çalıştırması. Ve tabii ki icraatlarıyla pozitif, iyi bir insan, iyi bir anne
iyi bir iş kadını olunabileceğini göstermesi. Lafı fazla uzatmayalım gerisini
kendisinden dinleyelim
Sinan
Yurtkulu
(S.Y): Herkesin hikayesi olduğu bir dünyada siz nasıl bir hikaye yazdınız?
Sim
Aslanoğlu
(S.A): İTÜ Endüstri Mühendisliği mezunuyum. Master’ımı da yine İTÜ’de yaptım.
Üniversiteyi bitirdikten sonra yerli ve uluslararası firmalarda ürün
yöneticiliği, planlama, lojistik ve sistem danışmanlığı alanlarında üst düzey
yöneticilik görevlerinde bulundum. Gıda ve turizm sektöründe 2005 yılından beri
çalışmaktayım.
S.Y. Nereden başlayıp nereye ulaştınız?
S.A. Profesyonel hayattaki bilgi ve tecrübe
birikimlerim ile 2005 yılında restaurant ve event mekanı olarak açtığımız
Secret Garden (Yeniköy) ile bu sektöre giriş yaptım. Şu anda Bosphorus
Tekneleri ve Shorba restaurant olmak üzere iki ayrı mekan ve konseptte
misafirlerimizi ağırlıyoruz.
S.Y. Bir kadın olarak sektörünüze neler
kattınız?
S.A. Biz kadınlar birkaç işi bir arada yapmak
gibi bir özellikle donatılmış durumdayız. Konulara farklı açılardan bakıp her
yönüyle ele alarak planlama yapmak isterim. Biraz titiz ve detaycıyımdır. Anne
olmamın da etkisiyle sağlıklı yemek hazırlamaya önem veriyorum. Benim veya
çocuğumun yiyemeyeceği hiçbir ürünü sunmuyoruz. Sunduğumuz yemekler sağlıklı ve
besleyici olup hiçbir katkı maddesi veya koruyucu içermiyor.
S.Y. Hedeflediğiniz noktaya ulaşmanızda veya
ulaşamamanızda kadınlığınızın faktörü var mı?
S.A. Olduğunu sanmıyorum. Hangi işi yaptığınız
önemli değil; yaptığınız işi iyi yapmak önemli. Sosyal bir kişiliğe sahip
olmanın insanlarla anlaşmayı kolaylaştırdığını düşünüyorum. Oldukça pozitif ve
neşeli bir yapım var. Başarılı olmak için çalışırım; konulara objektif ve
rasyonel yaklaşırım ve farklı boyutlarıyla ele alırım.
S.Y. Erkek egemen dünyanın zincirlerini nasıl
kırdınız?
Hayatım boyunca kadın-erkek ayırımı yapmadım ve
yapılmasına da karşı oldum. Benim için önemli olan “insan” olmaktır, kadın veya
erkek olmak değil. İyi insan, dürüst insan, doğru insan, işini iyi yapan insan
olmak.
S.Y. Bugünlerde emek sarf ettiğiniz işlerden
bahseder misiniz?
S.A. Bosphorus Tekneleri firmamız ile İstanbul
Boğazı’nda şirket yemekleri, bayi toplantıları, okul partileri, lansmanlar gibi
her türlü kurumsal organizasyonların ve düğün, nişan, doğum günü partileri,
arkadaş grupları buluşmalarının ev sahibiyiz.
Shorba ise dünyanın ilk çorba restoranı.
Menüsünde bulunan çorbaların kalitesi ile tescillenen Shorba, en beğenilen
restoranlar sıralamasında en üst sıralarda yer alıyor. Çorbanın yanı sıra et
yemeklerinden özel mantılara, değişik salatalardan harika tatlı ve şerbetlere
uzanan geniş bir lezzet yelpazesi sunuyor.
S.Y Endüstri Mühendisi olarak gıda ve turizm
sektörüne nasıl girdiniz mühendislik bilgilerinizin katkısı oldu mu?
S.A. Kendi yapım ve aldığım Endüstri mühendisliği
eğitimi sonucunda olayları farklı yönleri ile ele almanın ve detaylandırmanın
alışkanlık haline geldiğini fark ettim. Her konuda disiplinler-arası yaklaşım,
planlama aşamasını biraz uzatsa da iş akışının rahat olmasını sağlıyor.
S.Y. Tüm bu işlerinizin yanında, yazılı ve
görsel basın âlemine bizim dünyamıza nasıl ve ne zaman adım attınız. Hikâyesi
nedir?
S.A. Yazılı ve görsel basın âlemi ile tanışmam
yapılan röportajlar ile oldu. Hazırlık sürecinde yaptığımız konuşmalar
sonucunda davet alınca ben de yazmaya başladım. Çalıştığım sektör dolayısıyla
gıda ve turizm ön planda olmakla beraber eğitim, çocuklar, çevre ve enerji,
küresel ısınma gibi herkesi ilgilendiren ortak konularda yazmayı seviyorum.
S.Y. Bu yoğunluğunuzun arasında ailenize nasıl
vakit ayırabiliyorsunuz? Büyüklerinizden bu konuda destek alıyor musunuz (eş
anne/baba veya yakınlar gibi)
S.A. Günlük planım içinde yapılması gereken
işleri ve önceliklerimi belirlerim. Doğru planlama ile herkese ve her konuya
vakit ayırırım. Hızlı düşünerek, çabuk karar vererek ve hemen hareket geçerek
zamanımı efektif kullanabiliyorum. Sosyal hayattan ve kendime ayıracağım
vakitten alarak aileme her zaman vakit ayırırım. Evde mutlaka benim yaptığım
yemekleri yemek isterler.
S.Y. Bu yoğun programınızda kendinize vakit
ayırabiliyor musunuz? Nasıl dinleniyorsunuz? Spor, görsel veya işitsel sanat
üretimi, sanat izleme yüzme vb?
S.A. Ben değişik konularda çalışırken de
dinlenirim. Kendimi farklı alanlarda geliştirmeyi ve yeni şeyler öğrenmeyi
seviyorum. Farklı konularda eğitimlere katılırım, örneğin şimdi İtalyanca
öğreniyorum. Bilgi hazinedir; araştırmalar yaparım. Dostlarımla vakit
geçireceğim bir zaman ayırırım. Düzenli spor yaparım. Mümkün oldukça deniz
kenarında yürüyüşler yaparım. Fırsat buldukça konser ve sinemaya giderim.
S.Y. Sektörünüzde görev alan bir kadın olarak
sorunlarınız ve sektörünüzün genel sorunları nelerdir? Bu sorunlarla nasıl baş
ediyorsunuz?
S.A. Gıda ve turizm rekabetin sert olduğu
sektörler. Gömlek alırken kalitesine bakabilirsiniz ama yediğinizin kalitesini
birkaç saat sonra anlayabilirsiniz. Televizyonlarda satılan malların kalitesi
ile ilgili haberleri görüyoruz; yiyecek ve içeceklerin maliyetini ucuzlatmak
adına yabancı katkılar, kimyasallar, boyalar, lezzetlendiriciler ile mücadele
ediyoruz…
Biz sağlıklı ve kaliteli hizmet sunmaya dikkat
ediyoruz.
S.Y. Son olarak hem cinslerinize ve yeni nesil
iş kadınlarına neler söylemek istersiniz sorularıma eklemek istediğiniz bir
husus var mı?
S.A. “Çalışan kadın” olmak aynı anda birden
fazla kişi olmak demek! Hem kadın, hem eş, hem anne, hem evde çalışan hem de
işte çalışan olmak gerekiyor. Zaman yönetimi ve planlamaya özen göstererek
başarılı olma yolunda önemli bir mesafe kat edebilirler. Yabancı dil çok önemli
günümüzde; mümkünse birden fazla dili öğrenmelerini tavsiye ederim.
S.Y.Teşekkürler
Gelelim benim yorumuma; Dile kolay ev dışı
yiyecek sektörü dev bir camia yerli yabancı Türkiye’de yaklaşık 40 bin restoran
500 bin kişiye istihdam sağlıyor. Sektör her on kişiden yaklaşık 4 ünü ev
dışında doyuruyor. Hizmet sunuyor. Turistlerin ödediği hesaplarla birlikte
restoranlar geçen yıl 20 milyar dolar ciroya ulaşmış durumda. Ve Siz kocaa bir
restoran aleminde ilk ‘Çorba Restoranı’ olmak gibi bir farkındalık
yaratacaksınız; müşteriyi cezbedeceksiniz. Güler yüzünüz titizliğiniz ile-
misafir- kabul ettiğiniz müşterinin; tekrar tekrar gelmesini, dostlarına
tavsiye etmesini temin edeceksiniz. Diğer taraftan bol balinalı diğer bir
tabirle devasa turizm şirketlerinin boy ölçüştüğü derin ve tehlikeli sularda
yüzen teknelerde özel günler, kutlama, nişan, düğün, gibi dedikodusu bol
beğenisi az işleri organize edip başarı kazanç sağlamak her yiğidin harcı
değil. Sim hanım ise gördüğünüz gibi ‘işim zor, yolum çetin’ sarmalına
takılmamış... Pozitif bir enerji ile iyi insan olmayı hedefleyip, daima öğrenme
hevesi ile işini en iyi yapan biri oldunuz mu başarıyı yakalama şansı olduğunu
ispatlamış. Hele olaylara farklı açılardan bakıp detayları önceden belirlediniz
mi ve buna göre hareket ettiniz mi sizde Sim Aslanoğlu olma ihtimaliniz çok
yüksek. Hem de yukarıda kendi ağzından kaleminden döküldüğü gibi, ‘kendi aile
çocuklarınızın önüne koyduğunuz gıdaları’ müşterilerinize sundunuz mu, hile
hurdaya bulaşmadan helal yollardan kazanç sağlayabilir başarıdan başarıya
koşabilirsiniz. Ne diyelim bol kazançlı hayırlı işler. Rabbim niyeti bozuk kem
gözlerden saklasın.
· Alıntı Harun Partener
· Röportaj: Sinan Yurtkulu
– Edirne T: 0(284) 236 31 37