Balkanlar'da da yoğun bir Alevi Bektaşi nüfusu
Balkanlar'da da yoğun bir Alevi Bektaşi nüfusu vardır. En yoğun olduğu ülke Bulgaristan’da Buraya çeşitli dönemlerde ve çeşitli nedenlerle gelmişlerdir. Sarı Saltuk’la Dobruca’yaDevamını Oku...
Kırım Tatarlarına ait, yağda kızartılarak
hazırlanan, harcı çiğ kıyma ve soğandan ibaret bir börektir. Yaygın
kullanımının aksine bu böreğin asıl adı "çiğbörek" değil, "çibörektir.
"Çi" sözcüğü Kıpçak, Tatar Türkçesinde
"leziz/nefis" anlamında kullanılır (Hilmi Özden, "Kırım Türklerinin Meşhur
Yemeği: Çibörek"). İzmir çibörekle Değirmendağı'na (şimdiki
Bayramyeri) yerleştirilen Kırım Tatarları aracılığıyla tanışmıştır…
1853-56 Kırım Savaşı ve 1877-78
Osmanlı-Rus Savaşı'ndan sonra bir kısım Kırım Tatarı, kendileri için
iskâna açılan Değirmendağı'na yerleştirilmişlerdi. Kırım Tatarlarının göçü, 19.
yüzyılda başlayan büyük Müslüman göçlerinden ilkidir (Bu göçleri, 1912-13
yıllarında kaybedilen Balkan topraklarından ve 1924 yılında
Yunanistan'la imzalanan mübadele anlaşması sonucunda gelen göç dalgası
izleyecektir).
Öncesinde "maşatlık" yani Yahudi
Mezarlığı olan alan, Tatar Mahallesi haline getirilmişti.
I. Dünya Savaşı'na kadar devam eden göçlerle mahalle genişlemiş ve Halil Rıfat Paşa sınırına dayanmıştı. Çiböreğin
Tatar evlerinde yapılıp seyyar satılmaya başlanması ise 1940'lı yıllarda
gerçekleşmiştir. İzmir'in diğer kesimleri çiböreği ilk kez bu satışların
ardından tatmışlardır. İhsan Bayram, "Değirmendağı"
(Heyemola Yayınları, 2011) adlı kitabında, o yıllara ait anılarını şöyle
anlatır:
"Her sabah Tatar Mahallesi'nden gelen çibörek kokularıyla
uyanırdık. Birkaç evde pişirilip satılan o böreklerin en güzelini, en
lezzetlisini Nogay Nine yapıyordu. Bir gün önceden ona haber salınırsa sabah
erkenden torunu tepsiye dizilmiş, dumanı tüten börekleri getirirdi…"
Çiböreğin şehirde şöhret kazanması, Nihat Erdem
adlı vatandaşın 1980'de Bayramyeri'nde açtığı küçük bir dükkân sayesinde
olmuştur. Çibörek, yağda kızardıktan hemen sonra bekletmeden müşteriye
verildiği zaman lezzetini gösterebilir. İzmir'de çibörek denildiğinde akla
Bayramyeri'nin gelmesi bundandır. Bu dükkânla birlikte çibörek, İzmir ayaküstü
mutfağına katılmış ve yıllar içinde yalnızca Bayramyeri'nde değil, bütün
şehirde tanınmıştır…
Yapılışı kısaca şöyledir: Hafif yağlı
tarafından çekilmiş kıymanın içine rendelenmiş ve acı suyu akıtılmış kuru
soğan, tuz, karabiber ve bir miktar da su eklenerek suluca bir harç hazırlanır.
Yalnızca un ve tuzla kulak memesi kıvamında hazırlanıp dinlendirilen hamurdan
irice bir ceviz büyüklüğünde parçalar alınarak, yaklaşık 20 cm çapında daireler
oluşturulacak şekilde yufkalar açılır. Hazırlanan harç, bir kaşık yardımıyla bu
yufkanın üzerine yarım ay şeklinde sürülür. Yufkanın diğer yarısı, harç sürülen
tarafın üstüne kapatılır, harcın dışarıya akmaması için yarım ay şekline gelen
çiğböreğin kenarları bir sahan kenarıyla kesilir. Kızgın yağda her iki tarafı
da pembeleşinceye kadar kızartılır. İyi bir çiğböreği yerken suyunun damlası
makbuldür…
İçine harç konduktan sonra çibörekler
bekletilmeden, mümkün olduğu kadar kısa sürede, derin bir tencerede kızgın
yağda kızartılmalıdır, ama içinin açılıp yağ içmemesine dikkat etmek gerekir.
Diğer yandan, kızartmaya başlamadan önce çiböreğin üzerindeki unun silkelenmesi
tavsiye edilir; çünkü fazla un, çiböreğin gerektiğinden fazla yağ emmesine
neden olur…
· Kaynak (Nejat Yentürk, "Ayaküstü
İzmir, Sokak ve Fırın Lezzetleri", Oğlak Yayınları, 2018)