Kısa Devre Tiyatrosu Bir Başarılı Oyuna Daha İmza Attı
26 Kasım 2016 Kısa Devre Tiyatro Topluluğu dün akşam (25.11.2016) Prizren Kültür Evi’nde Türkiyeli yazarı Erkan Gündüz'ün 'Darısı Başımıza' oyununu Deniz Dadale’ninDevamını Oku...
Bulgaristan Peştere'den gelen yazı
Mehmet Şakir
Ortaokulun ilk sınıflarındaydım.
Aramızda bir kız vardı ki, nasıl anlatayım, doğrudan doğruya afet! Henüz filizlenmeye, uç vermeye başlayan ergenliğimizi deneme tahtasına koymuştu... Onda o sarı saçlar, mavi gözler, o incecik bel. Hele beden eğitimi derslerinde onun her hareketi aklımızı başımızdan alıp bir yerlere götürüyordu. Bu yüzdendir ki, öğretmenimiz:”Sağa dön!” komutu verdiğinde kimimiz sola dönüyordu.
Bu sınıf güzelimizin gözüne girmek için de bir sürü boynumuzu, aklımızı aşan işler yapıyorduk. Bir defasında karşımıza çıkan hendeği atlamak için bir yarış tutturduk. Ha sen atlarsın karşı kıyıya, ha ben atlarım derken hıza geçmeden gözlerimin kıyısıyla sınıfı çarçabuk kolaçan ettim. Afet kızımızın gözleri de pür dikkat üzerimdeydi.
Bir hamle, iki hamle derken sıktım dişleri ve ileri. Ötesini pekiyi hatırlamıyorum. Çünkü derenin içine düşmüştüm. Ancak kulaklarıma bir takım: “Ah, oh!” yakınmaları geliyordu. Kimileri: “Yazık oldu Mehmede! İnşallah, yara bere almamıştır!” şeklinde hayıflanmalar da kulaklarıma geliyordu...
Bir sonraki haftalarda, aylarda sınıfımızdaki güzellik kraliçesinin gözüne hendek veya dere atlamaklarla giremeyeceğimi anlamıştım.
Düşündüm, taşındım. Onu, sınıftan bir başkası kazanmadan olağanüstü bir marifet sahibi olmalıydım. Ne yapmalı, ne etmeliydim? Okuduğum kitaplardan söz açıyor, törenlerde şiirler inşaat ediyor, sahnelerde aktörlük de yapıyordum.
Derken bir gün aklıma doğdu: “Güzelimizin gönlüğünü şiir okumakla da alamayacağımı anladım. Neden şiir okuyacağıma, kendi elimle yazamam?! Onun güzelliği adama şiir değil, roman, destan bile yazdırırdı...
Bir haftalık bir uğraşıdan sonra yazdığım aşk şiirimi duvar gazetesinin başköşesine oturttuk.
Şiirde konu ilkbahardı. Dizelerinde baharı, kuşları, ırmakları çoşturuyordum. Öğrencilerin kimi gaztedeki yazılar üzerinde derinleşiyor, kimi de bir göz atıp ayrılıyordu.
Bir defasında gazetenin başında bizim dünya güzelimizi görünce sevinçten adeta çıldıracaktım. Hemen yaklaşmadım. Ve neden sonra başını bana çevirdi ve:
“Bu şiir olmamış!” dedi. Bir defa güvercinler şarkı söylemez! Kadınların saçları da yeşil olmaz!”
Aniden dünyam kararıverdi. Duvar gazetesinde başköşeyi alan şiiri bir çırpıda söküp aldım. Önümde tek bir çıkış yolu vardı:
“Daha ilk başlarda şairliğe veda etmek!”
Alıntı-Yayın Tarihi: Mehmet Alev 26.02.2018 Peştere
Makaleleri özgün buluyor musunuz?
Osmanlı Devleti Balkanlarda üstünlük kazandığı dönemde, Anadolu’da siyasi birlik henüz sağlanamamıştı. Anadolu’daki Türk
Devamını Oku...
Hayatı ve şahsiyeti hakkında pek az şey bilinen Yunus Emre 1240 yılında Orta Anadolu havzasında doğup yaşamış ve 1320 yılında
Devamını Oku...
İstanbul'da ki Dağların Adları Nelerdir?
İstanbul il sınırları içinde yüksek dağlar yoktur. Dağlar 1000 metre nin altındadır. En
Devamını Oku...
Nişanlı Kıza Gelin Koçu Getirme Âdeti diğer bir adıyla “gelin koçu” âdetini paylaşacağız bugün. Kurban bayramı yaklaşırken pek
Devamını Oku...
Çimpe kalesi, Balkan topraklarının Güneydoğu kıyısında Gelibolu’da bulunmaktadır. Bu kale 14. yüzyılın ortalarında yani 1352 yılında
Devamını Oku...