Turhan Hatice Sultan
Turhan Hatice Sultan ya da Emina Sultan. Osmanlı padişahı Sultan İbrahim'in eşi ve IV. Mehmet'in annesidir. Alıntı: NurayDevamını Oku...
Vehbi Koç
Atatürk Ata yurdu Karaman
Oğuzların
Afşar boyuna mensup olan Karamanlıların Anadolu’ya ne zaman ve hangi yoldan
geldikleri çok kesin olarak bilinemiyor. Oğuz boylarının muhtelif tarihlerde
Anadolu’ya geldikleri ve yerleştirildikleri malumdur. Tarihçi Reşidüddin,
Karaman ve Menteşeogullarının 20.000 çadır kadar kalabalık bir kütle halinde
Tuğrul Bey ile birlikte Anadolu’ya geldiklerini, Tuğrul Beyin geri dönmesinden
sonra burada kaldıklarını söyler.
Karaman
boylarının tarihini yazan Yercani, Anadolu’ya göçmeden önce Amu-Derya civarında
yaşayan
Karamanlıların,
Şirvan yoluyla Anadolu’ya geldiğini anlatır. Anlaşılan odur ki
Karaman boyu, diğer Oguz boyları gibi 13.yüzyılın başlarından itibaren etkisini
gösteren Mogol istilası sırasında yaşadıkları bölgeleri terk ederek, Azerbaycan
taraflarına gelmişler, bir kısmı buralarda kalmış, büyük bir ekseriyeti ise
Anadolu’ya geçmiş ve bunlar Anadolu Selçuklu Sultanı I.Alaeddin Keykubad
tarafından 1228’ lerde Kamereddin İli adı verilen Ermenek taraflarına
yerleştirilmişlerdir. Burası daha önceleri Ermenilerin elinde iken Alaeddin
Keykubad tarafından fethedilmiştir.
Nûre Sûfî: Ermenek civarına
yerleşen Karaman boyunun başında Nűre Sűfî vardır. Nűre Sűfî, bu tarihlerde
Anadolu’da meydana gelen Türkmen eylemleri içerisinde aktif olarak bulunmuş ve
Türkmenler arasında büyük bir şöhret kazanmıştır. Çevresinde topladığı
güçlerle(özellikle Babaîler) Kilikya Kralı Heytum’un idaresinde olan Hıristiyan
bölgelere akınlar düzenlemiş ve aralarında Silifke ve Ereğli’nin de bulundugu
bir kısım yerleri ele geçirmiştir.
Nûre
Sûfî,
bir taraftan arazisini genişletirken, diğer taraftan da bölgedeki karışık
durumda bulunan boyları ve kabileleri kendi nüfuzu altında toplayarak,
Karamanoğulları Devleti’nin temellerini atmıştır. Ölüm tarihi kesin olarak
bilinmez (muhtemelen 1255). Mezarı Mut İlçesine bağlı Sinanlu Nahiyesinin
Değirmenlik yaylasındadır.
Kerimüddin
Karaman Bey
(1255-1263): Nûre Sûfî’nin oğludur. Babasının ölümünden sonra boyları etrafında
toplamış ve topraklarını genişletmiştir. Çok cesur ve asker yaratılışta olan
Karaman Bey, hakim olduğu bölgenin dağlık, Selçukluların da Moğol nüfuzu altında
olmasından dolayı serbest hareket ediyor ve hızla güçleniyordu. Kilikya
Ermenilerinin elinde bulunan Ermenek, Mut, Gülnar, Mara ve Silifke taraflarına
sürekli akınlar düzenlemiş ve buraları zaptederek, “Ermenek Beyi” ünvanını
almıştır.
Selçuklu
Sultanı IV. Kılınç Arslan, Karaman Beyin bu başarılarından çekinerek, kendisine
karşı bir faaliyette bulunmaması için, fethettiği yerleri kendisine ikta olarak
vermiştir. Kardeşi Bonsuz’u da Konya’ya getirterek ona da candarlık ünvanı
vermiş ve sarayında istihdam etmiştir.
Selçuklu
sultanı
ile tesis edilen bu iyi münasebetler, çok uzun sürmemiştir. Karaman Bey,
Selçuklu taht mücadelesinde Sultan IV. Kılınç Arslan’a karşı kardeşi II. İzzeddin
Keykavus’u desteklemiş ve yapılan savaşta, Moğol güçlerini yanına alan Kılınç
Arslan, kardeşini mağlup ederek, O’nun Rum İmparatorluğuna sığınmasına sebep
olmuştur(1260). Bu savaştan sonra sultan, Lârende’nin yönetimini kendine bağlı
beğlerden Hacı Beğler’e vermiştir. Fakat Karaman Bey, ani bir baskınla
Lârende’yi ele geçirmiş ve Hacı Beğler’i de öldürmüştür. Bir diğer hadise de
Sultan Kılınç Arslan’ın hem isyan ettikleri hem de kardeşi Izzeddin Keykavus’u
destekledikleri için Antalya, Alaiye ve Denizli bölgesindeki Türkmenlerin
üzerine Muinüddin Pervane komutasında Selçuklu ve Moğol askerlerini göndererek,
Türkmen beylerinden Mehmed ve İlyas Beyleri öldürtmesidir.
Bu
hareketten çok müteessir olan Karaman Bey, hem Moğolları Anadolu’dan çıkarmak
hem de Kılınç Arslan’ı tahttan indirerek, İzzeddin Keykavus’u yeniden tahta
geçirmek maksadıyla yanında kardeşleri Zeynelhac ve Bonsuz da olduğu halde
20.000 kişilik bir orduyla 1261 yılı başlarında Konya üzerine yürümüştür.(II. İzzeddin
Keykavus’u destekleyen Konya halkı ve ileri gelenleri de bu yürüyüşü
desteklemişlerdir). Muiniddin Pervane komutasındaki Moğol destekli Selçuklu
ordusuyla, Gevele Kalesi civarında yapılan savaşta Karaman kuvvetleri mağlup
olmuş, Karaman Bey sağ kurtulurken, kardeşleri Zeynelhac ve Bonsuz esir
edilerek, Konya Kalesine asılmak suretiyle idam edilmişlerdir.
Kerimüddin
Karaman Bey,
1261 veya az sonrasında vefat etmiştir. Mezarı Ermenek İlçesine bağlı Balkusan
(Balkasun) köyünde olup, türbesi oğlu Mahmud Bey tarafından yaptırılmıştır.
Şemsüddin
Mehmed Bey
(1263-1279/1280): Sultan Kılınç Arslan, Kerimüddin Karaman Bey ölünce, Ermenek
ve Karaman iline Kadı Hotenî’nin oğlu Bedrüddin İbrahim’i tayin etti. Bedrüddin
İbrahim, Karaman Beyin oğullarından Mehmed, Mahmud, Kasım ve Halil Beyleri bir
baskınla yakalayarak, Gevele Kalesine hapsetti. Fakat çok geçmeden Sultan
Kılınç Arslan ölüp, yerine çocuk yaştaki oğlu III. Gıyasüddin Keyhüsrev
geçince, Vezir Muiniddin Pervane, Karamanlıların herhangi bir yürüyüşünden
korkarak, bu beyleri serbest bıraktı.
Serbest
kaldıktan sonra Karaman Türkmenlerinin başına geçen Mehmed Bey, Hotenî-oğlu
İbrahim’in adamlarını öldürerek, Mut ve çevresine hakim oldu. Toko ve Tudavun
komutasındaki bir miktar Moğol askerini de yanına alarak, Selçuklu ordusu ile
üzerine yürüyen Hotenî-oğlu’nu da Göksu Vadisinde mağlup etti. Hotenî-oğlu
bütün ağırlıklarını bırakarak kaçmış ve Ermenek kalelerinden birine
sığınmıştır. Bu arada Karamanlılar, Muiniddin Pervâne’nin dayısı ve Sahiller
Emîri olan Hoca Yunus’u da bozguna uğratmışlardır. Bu başarılar,
Karaman-oğullarının şöhretinin ve manevî kuvvetinin artmasını
sağlamıştır(1276).
Çok
geçmeden Selçuklulara cephe alan Mehmed Bey, her sene Selçuk hazinesine
göndermekte olduğu vergisini kesti. Moğolları Anadolu’dan çıkarmak maksadıyla, Memlûk
Sultanı Baybars’a güvenerek, Moğollara isyan eden Niğde Emîri Hatir-oğlu
Şerefeddin ile birleşti ve Türkmenlerini Niğde’ye gönderdi.
Mehmed
Bey,
bu başarılarını Misir ve Suriye’ye hakim olan Türk Memlűk Sultani Baybars’a
bildirdi. Sultan Baybars’in Anadolu’ya gelmek üzere olduğunu haber alması
Mehmed Beyi ziyadesiyle memnun etmiştir. Çünkü Mogollara karşi ittifak yaptığı
Nigde Emîri Şerefeddin’in yakalanıp öldürülmesi durumu biraz güçleştirmişti.
Sultan Baybars’in, Elbistan ovasında Mogol kuvvetlerini bozguna uğratması
Mehmed Beyi cesaretlendirmiştir. Mehmed Bey, askerleriyle Aksaray üzerine
yürümüşse de şehri almaya muvaffak olamamıştır. Mehmed Bey daha sonra Menteşe
ve Eşref-oglu Türkmenlerini de yanına alarak, beraberinde Sultan II. İzzeddin
Keykavus’un şehzâdesi Gıyasüddin Siyavuş (tarihte Cimri lakabıyla meşhur)
olduğu halde Konya önlerine geldi. Bu sırada Konya Valisi olan Eminüddin
Mikâil, direnmek istediyse de muvaffak olamadı ve Karaman-oğlu Mehmed Bey,
Konya’yı ele geçirdi (14 Mayıs 1277). Mehmed Bey, şehre girdikten sonra II. İzzeddin
Keykavus’un oğlu Gıyasüddin Siyavuş’u sultan ilan ederek, onun namına hutbe
okutup sikke kestirdi, kendisi de sultanın veziri oldu. Aynı gün Konya’da
toplanan divanda Mehmed Bey, Türk dilini başka dillerin tasallutundan
kurtararak, yeniden devlet dili olmasını sağlayan meşhur fermanını yayınladı:
“Şımden
Gırü Hıç Kımesne Kapűda Ve Dıvânda Ve Mecâlıs Ve Seyrânda Türkî Dilinden Gayrı
Dil Söylemeye“.
Devamı: ttp://www.larendem.com/turk-tarihi/beylikler-doneminde-karaman.html
Beylikler
Döneminde Karaman
20 Aralık 2017 Türk
Tarihi
Doç. Dr. Zerrin Günal
Öden
Oğuzların Afşar boyuna
mensup olan Karamanlıların Anadolu’ya ne zaman ve hangi yoldan geldikleri çok
kesin olarak bilinemiyor. Oğuz boylarının muhtelif tarihlerde Anadolu’ya
geldikleri ve yerleştirildikleri malumdur. Tarihçi Reşidüddin, Karaman ve
Menteşeogullarının 20.000 çadır kadar kalabalık bir kütle halinde Tuğrul Bey
ile birlikte Anadolu’ya geldiklerini, Tuğrul Beyin geri dönmesinden sonra
burada kaldıklarını söyler.
Karaman boylarının
tarihini yazan
Yercani,
Anadolu’ya göçmeden önce Amu-Derya civarında yaşayan Karamanlıların,
Şirvan
yoluyla Anadolu’ya geldiğini anlatır. Anlaşılan odur ki Karaman boyu,
diğer Oguz boyları gibi 13.yüzyılın başlarından itibaren etkisini gösteren
Mogol istilası sırasında yaşadıkları bölgeleri terk ederek, Azerbaycan
taraflarına gelmişler, bir kısmı buralarda kalmış, büyük bir ekseriyeti
ise Anadolu’ya geçmiş ve bunlar Anadolu Selçuklu Sultanı I.Alaeddin Keykubad
tarafından 1228’ lerde Kamereddin İli adı verilen Ermenek taraflarına
yerleştirilmişlerdir. Burası daha önceleri Ermenilerin elinde iken Alaeddin
Keykubad tarafından fethedilmiştir.
Nûre Sûfî: Ermenek civarına
yerleşen Karaman boyunun başında Nűre Sűfî vardır. Nűre Sűfî, bu tarihlerde
Anadolu’da meydana gelen Türkmen eylemleri içerisinde aktif olarak bulunmuş ve
Türkmenler arasında büyük bir şöhret kazanmıştır. Çevresinde topladığı güçlerle
(özellikle Babaîler) Kilikya Kralı Heytum’un idaresinde olan
Hıristiyan bölgelere akınlar düzenlemiş ve aralarında Silifke ve Ereğli’nin de
bulundugu bir kısım yerleri ele geçirmiştir.
Nûre Sûfî, bir taraftan
arazisini genişletirken, diğer taraftan da bölgedeki karışık durumda bulunan
boyları ve kabileleri kendi nüfuzu altında toplayarak, Karamanoğulları
Devleti’nin temellerini atmıştır. Ölüm tarihi kesin olarak bilinmez (muhtemelen
1255). Mezarı Mut İlçesine bağlı Sinanlu Nahiyesinin Değirmenlik
yaylasındadır.
Kerimüddin Karaman Bey (1255-1263): Nûre
Sûfî’nin oğludur. Babasının ölümünden sonra boyları etrafında toplamış
ve topraklarını genişletmiştir. Çok cesur ve asker yaratılışta olan Karaman
Bey, hâkim olduğu bölgenin dağlık, Selçukluların da Moğol nüfuzu
altında olmasından dolayı serbest hareket ediyor ve hızla güçleniyordu. Kilikya
Ermenilerinin elinde bulunan Ermenek, Mut, Gülnar, Mara ve Silifke taraflarına
sürekli akınlar düzenlemiş ve buraları zaptederek, “Ermenek Beyi” ünvanını
almıştır.
Selçuklu Sultanı IV.
Kılınç Arslan,
Karaman Beyin bu başarılarından çekinerek, kendisine karşı bir faaliyette
bulunmaması için, fethettiği yerleri kendisine ikta olarak vermiştir. Kardeşi
Bonsuz’u da Konya’ya getirterek ona da candarlık ünvanı vermiş ve sarayında
istihdam etmiştir.
Selçuklu sultanı ile tesis edilen bu
iyi münasebetler, çok uzun sürmemiştir. Karaman Bey, Selçuklu taht
mücadelesinde Sultan IV. Kılınç Arslan’a karşı kardeşi II. İzzeddin Keykavus’u
desteklemiş ve yapılan savaşta, Moğol güçlerini yanına alan Kılınç
Arslan, kardeşini mağlup ederek, O’nun Rum İmparatorluğuna sığınmasına
sebep olmuştur (1260). Bu savaştan sonra sultan, Lârende’nin yönetimini
kendine bağlı beğlerden Hacı Beğler’e vermiştir. Fakat
Karaman Bey, ani bir baskınla Lârende’yi ele geçirmiş ve Hacı
Beğler’i de öldürmüştür. Bir diğer hadise de Sultan Kılınç Arslan’ın
hem isyan ettikleri hem de kardeşi Izzeddin Keykavus’u destekledikleri
için Antalya, Alaiye ve Denizli bölgesindeki Türkmenlerin üzerine Muinüddin
Pervane komutasında Selçuklu ve Moğol askerlerini göndererek, Türkmen
beylerinden Mehmed ve İlyas Beyleri öldürtmesidir.
Bu hareketten çok
müteessir olan Karaman Bey, hem Moğolları Anadolu’dan çıkarmak hem de Kılınç
Arslan’ı tahttan indirerek, İzzeddin Keykavus’u yeniden tahta geçirmek
maksadıyla yanında kardeşleri Zeynelhac ve Bonsuz da olduğu halde 20.000
kişilik bir orduyla 1261 yılı başlarında Konya üzerine yürümüştür. (II. İzzeddin
Keykavus’u destekleyen Konya halkı ve ileri gelenleri de bu yürüyüşü
desteklemişlerdir). Muiniddin Pervane komutasındaki Moğol destekli Selçuklu
ordusuyla, Gevele Kalesi civarında yapılan savaşta Karaman kuvvetleri mağlup
olmuş, Karaman Bey sağ kurtulurken, kardeşleri Zeynelhac ve Bonsuz esir
edilerek, Konya Kalesine asılmak suretiyle idam edilmişlerdir.
Kerimüddin Karaman Bey, 1261 veya az
sonrasında vefat etmiştir. Mezarı Ermenek İlçesine bağlı Balkusan (Balkasun)
köyünde olup, türbesi oğlu Mahmud Bey tarafından yaptırılmıştır.
Şemsüddin Mehmed Bey (1263-1279/1280):
Sultan Kılınç Arslan, Kerimüddin Karaman Bey ölünce, Ermenek ve Karaman iline
Kadı Hotenî’nin oğlu Bedrüddin İbrahim’i tayin etti. Bedrüddin İbrahim, Karaman
Beyin oğullarından Mehmed, Mahmud, Kasım ve Halil Beyleri bir baskınla
yakalayarak, Gevele Kalesine hapsetti. Fakat çok geçmeden Sultan Kılınç
Arslan ölüp, yerine çocuk yaştaki oğlu III. Gıyasüddin Keyhüsrev geçince, Vezir
Muiniddin Pervane, Karamanlıların herhangi bir yürüyüşünden korkarak,
bu beyleri serbest bıraktı.
Serbest kaldıktan sonra
Karaman Türkmenlerinin başına geçen Mehmed Bey, Hotenî-oğlu İbrahim’in
adamlarını öldürerek, Mut ve çevresine hâkim oldu. Toko ve Tudavun
komutasındaki bir miktar Moğol askerini de yanına alarak, Selçuklu ordusu ile
üzerine yürüyen Hotenî-oğlu’nu da Göksu Vadisinde mağlup etti. Hotenî-oğlu
bütün ağırlıklarını bırakarak kaçmış ve Ermenek kalelerinden birine
sığınmıştır. Bu arada Karamanlılar, Muiniddin Pervâne’nin dayısı ve Sahiller
Emîri olan Hoca Yunus’u da bozguna uğratmışlardır. Bu başarılar,
Karaman-oğullarının şöhretinin ve manevî kuvvetinin artmasını sağlamıştır (1276).
Çok geçmeden
Selçuklulara cephe alan Mehmed Bey, her sene Selçuk hazinesine göndermekte
olduğu vergisini kesti. Moğolları Anadolu’dan çıkarmak maksadıyla, Memlûk
Sultanı Baybars’a güvenerek, Moğollara isyan eden Niğde Emîri Hatir-oğlu
Şerefeddin ile birleşti ve Türkmenlerini Niğde’ye gönderdi.
Mehmed Bey, bu başarılarını Misir
ve Suriye’ye hakim olan Türk Memlűk Sultani Baybars’a bildirdi. Sultan
Baybars’in Anadolu’ya gelmek üzere olduğunu haber alması Mehmed Beyi
ziyadesiyle memnun etmiştir. Çünkü Mogollara karşi ittifak yaptığı Nigde Emîri
Şerefeddin’in yakalanıp öldürülmesi durumu biraz güçleştirmişti. Sultan
Baybars’in, Elbistan ovasında Mogol kuvvetlerini bozguna uğratması Mehmed Beyi
cesaretlendirmiştir. Mehmed Bey, askerleriyle Aksaray üzerine yürümüşse de
şehri almaya muvaffak olamamıştır. Mehmed Bey daha sonra Menteşe ve Eşref-oglu
Türkmenlerini de yanına alarak, beraberinde Sultan II. İzzeddin Keykavus’un
şehzâdesi Gıyasüddin Siyavuş (tarihte Cimri lakabıyla meşhur) olduğu halde
Konya önlerine geldi. Bu sırada Konya Valisi olan Eminüddin Mikâil, direnmek
istediyse de muvaffak olamadı ve Karaman-oğlu Mehmed Bey, Konya’yı ele geçirdi (14
Mayıs 1277). Mehmed Bey, şehre girdikten sonra II. İzzeddin Keykavus’un oğlu
Gıyasüddin Siyavuş’u sultan ilan ederek, onun namına hutbe okutup sikke
kestirdi, kendisi de sultanın veziri oldu. Aynı gün Konya’da toplanan divanda
Mehmed Bey, Türk dilini başka dillerin tasallutundan kurtararak, yeniden devlet
dili olmasını sağlayan meşhur fermanını yayınladı:
“Şimden Gİrü Hiç Kimesne
Kapűda ve Divânda ve Mecâlis ve Seyrânda Türkî Dilinden Gayrı Dil Söylemeye.”
Mehmed Bey, Selçuklu vezirlerinden
Sahip Ata’nın oğulları olan Tacüddin Hüseyin ile Nasırüddin
Hasan’ın Germiyan Türkmenleri ile üzerine geldiğini duyunca onların
üzerine gitti ve Akşehir ovasında yapılan savaşta Sahip Ata’nın iki oğlu da
öldürüldü. Tekrar Konya’ya dönen Mehmed Bey, Konya kale kapılarının kapatılması
ve Batı Moğol hükümdarı Abaka Han’ın emriyle Selçuklu Sultanı III. Gıyasüddin
Keyhüsrev ve vezir Sahip Ata Fahrüddin Ali’nin büyük bir Moğol ordusu ile
üzerine geldiğini haber alınca Ermenek taraflarına çekildi (Haziran 1277).
Konya önüne gelen Moğol ordusu, Mehmed Beyi takip ederek, Mut taraflarına
gitti. Mehmed Bey, Selçuklu sultanı ilan ettiği Siyavuş’u savaşa sokmayarak,
onu iç taraflarda güvenli bir yere gönderdikten sonra iki kardeşi Tanu ve
Zekeriya, amcaoğulları ve bir miktar kuvvetle Mogol ordusuna karşı saldırıya
geçti. Kaçmaya yüz tutan Moğol ordusu aniden geri dönerek, tedbirsiz
yakaladıkları Mehmed Bey ile kardeşlerini ve amcaoğullarını oklayarak
öldürdüler ve başlarını keserek, Türkmenler arasında teşhir ettiler.
Selçuklu Sultanı III. Gıyasüddin
Keyhüsrev
ile vezir Sahip Ata Fahrüddin Ali, Develi Karahisar önünde Gıyasüddin Siyavuş’u
da bertaraf ettikten sonra Karamanlılar ile birlikte hareket eden Türkmenler
üzerinde baskılarını artırmışlardır. Türkmenler üzerindeki te’dip hareketleri,
Moğollar tarafından katledilen III. Gıyasüddin Keyhüsrev’in yerine Selçuklu
tahtına geçen II. Gıyasüddin Mesud zamanında daha şiddetle devam etmiştir.
Güneri Bey (1280-1300): Mehmed
Beyin öldürülmesinden sonra Karaman-oğullarının başına kardeşi Güneri Bey
geçmiştir. III. Gıyasüddin’in annesi ile anlaşan Güneri Bey, emîrlik menşűru
aldi (1283); Güneri Bey Beylerbeyi, Eşref-ogullarindan Süleyman Bey de nâib
tayin edildi. Bir müddet sonra, Sahip Ata Fahrüddin’e cephe açan
Karamanoğulları, Eşref-ogullari ile işbirligi yaparak birkaç defa Konya
önlerine gelmişlerdir.
Güneri Bey, 1286 yılında
Ermenilerin elinde bulunan Tarsus üzerine yürüdü ve Ermenek tekfuru III. Leon’un
müdahalelerine rağmen buraları tahrip etti. Kilikya Ermeni kralı III. Leon,
Karaman-oğullarını İlhanlı hükümdarı Argun’a şikayet etti. İlhanlılar, Karaman
iline bir ordu sevkettiler. Güneri Bey sarp bölgelere çekildi ise de Moğollar,
ona ait olan bölgeleri özellikle Lârende ve çevresini harab ettiler. Moğolların
çekilmesinden sonra Güneri Bey, intikam almak için harekete geçmişse de
muvaffak olamamıştır. Güneri Beyi ele geçirmek isteyen Ilhanli kumandanı
Geyhatu daha sonra İlhanlı hükümdarı) idaresindeki ordular, Güneri Beyi ele
geçirememişler ama Karaman iline girerek bölgeyi tahrip etmişler ve Lârende’yi
ateşe vermişlerdir.
1293’de Ermeniler,
Kıbrıs şövalyeleriyle birleşerek, Alaiye kalesini ele geçirmişlerse de 1294
yilinda Güneri Bey, kaleyi geri almıştır. İlhanlı taht mücadelelerinde de taraf
olan Güneri Bey, İlhanlı hükümdarı Gazan Han’a isyan eden Moğol emîri Baltu’ya,
daha sonra da yine Gazan Han’a isyan eden Emîr Sülemiş’e destek verdi.
Güneri Bey 1300 yılında
vefat etmiştir.
Mecdüddin Mahmud Bey (1300-1311): Güneri
Bey ölünce, Karaman-oğullarının başına Mahmud Bey geçmiştir. Mahmud Bey,
Karaman Beyin oğlu ve Mehmed ve Güneri Beylerin kardeşidir. Güneri Bey henüz
hayatta iken kardeşi Mahmud Bey Ermenek taraflarında mühim faaliyette
bulunuyordu. 1293’de Frenklerin eline geçmiş olan Alaiye’yi geri alarak orada
Memlûk sultanı Eşref adına hutbe okutmuştur.
Mahmud Beyin beylik müddeti tam
olarak bilinememekle birlikte H.702/1302 tarihli Ermenek Ulu cami ve H.
Rebiyül-evvel 711/1312 tarihli Karaman’da İbrala köyünün kuzeyinde Mendik ve
Kınık harabelerindeki cami kitabelerinden bu tarihlerde Karaman hükümdarı
olduğu anlaşılıyor.
Mahmud Beyin hükümdar olduğu dönem,
Anadolu Selçuklu Devletinin Moğollar elinde tamamen takatsiz kaldıkları,
Moğolların da Gazan Han’ın ölümünden sonra(1304) Anadolu işlerini genel
valilere terk ettikleri, bu valilerin de merkezi dinlemeyerek sık sık
ayaklandıkları bir dönemdir. Şüphesiz Mahmud Beyin saltanati da Mogollarla
mücadele ile geçmiştir.
Selçuklu sultanı
Gıyasüddin Mesud
1308’de Kayseri’de vefat edip, Selçuklu saltanatı sona erince Mahmud Bey hızla
hareket edip, Konya’yı ele geçirmiş ve Karaman-oğullarının bağımsızlığını ilan
etmiştir. İstiklalinin meşruiyetini sağlamak için geleneğe uyarak Mısır’daki
halifeden menşűr almiştir. Mahmud Bey üç yil kadar Konya’da kalip şehrin harap
yerlerini mamur ettikten sonra Ermenek taraflarına gelmiş, Klikya Emenileri ile
savaşırken yaralanmış, savaşı Karaman ordusu kazanmasına karşılık Mahmut Bey
vefat etmiştir. Mezarı Ermenek ilçesine bağlı Balkusan köyündedir.
Yahşi Bey (1311-1312): Mahmut
Bey’in ölümünden sonra Karaman-oğulları Devletinin başına Karaman Bey’in oğlu
Yahşi Bey geçmiştir. Yahşi Bey önce Konya’yi tahkim etmiş, bölgedeki Mogol
tahakkümünü kırarak, diger beyliklere de tesir etmiş ve her tarafta bir
istiklal havasının esmesine sebep olmuştur. Bu durum karşısında Ilhanlilar Emir
Çoban’i Anadolu’ya göndermek mecburiyetinde kaldılar(1314). Bütün uç beyleri
Emir Çoban’ı karşılamaya gittikleri halde, Yahşi Bey gitmedi. Bunun üzerine
İlhanlılar Konya’yı muhasara ettiler, Yahşi Bey uzun süre direnmişse de 1314
senesi ilkbaharında şehir açlik sebebiyle teslim olmak zorunda kalmıştır. Emir
Çoban, Karamanlıları takip ederek Lârende üzerine yürümüş ve Yahşi Bey de
muhtemelen bu sırada vefat etmiştir.
Bedrüddin İbrahim Bey (1318-1333): Yahşi
Bey’in ölümünden sonra devletin başina oglu Bedrüddin Ibrahim Beygeçmiştir.
Bedrüddin Ibrahim Beymuhtemelen 1315 tarihinde Konya’yı yeniden zaptetmiş fakat
Konya’da degil Karaman’da oturmuştur. 1332’de Ibn Batuta Lârende’ye geldigi
zaman Ibrahim Bey’i hükümdar olarak bulmuş ve kendisiyle görüşmüştür.
1318 (ya da1319)’de İbrahim
Bey büyük bir süvari kuvvetinin başında olduğu halde Doğu Klikya’ya
girerek Tarsus üzerine bir akın düzenlemiş ve Pompeipolis Köprüsüne kadar
ilerlemiştir. Burada yapılan çetin savaş sonunda Ermeni tarihçisi Sempad’ın rivayetine
göre Gorigos Kont’u Baron Oşin Karamanlıları mağlup etmiştir. Bu arada takriben
1320 tarihinde Emir Çobanın yerine Anadolu Valiliği’ne tayin edilen oğlu
Timurtaş, Karamanlılarla iyi ilişkiler kurmuş ve 1321 yılında Timurtaşla
birlikte İbrahim Bey Ermeni bölgesine büyük bir sefer düzenlemişlerdir.
1324’de İlhanlı
devletine isyan eden Timurtaş’ın mağlup olması ve Memlûkler’e iltica etmesi
Anadolu Beylikleri tarihi için bir dönüm noktası oluşturur. İlhanlı baskısından
kurtulan Beylikler, bulundukları bölgelerde birer birer istiklallerini ilan
etmişler, Karamanlilar da Konya ve havalisine kesin olarak yerleşmişlerdir.
Bedrüddin İbrahim Bey 1343 yılında kardeşi
Halil Bey lehine saltanattan feragat etmiştir.
Mirza Halil Bey (1333-1340): Kendisi
Karaman’da oturan Mirza Halil Bey Ermenek’in idaresini kardeşi Burhanüddin
Musa’ya vermiştir. Halil Bey hakkında çok fazla bilgi yoktur. Muhtemelen 1340
yılında vefat etmiş olmalıdır ki, Bedrüddin Ibrahim, idareyi tekrar eline almış
ve durumu bildirmek üzere Kahire’ye bir elçi göndermiş ve buna karşılık
kendisine Halife tarafından sancak gönderilmiştir. İbrahim Bey’in ölüm tarihi
kesin olarak bilinmemekle birlikte 1340’dan sonra öldüğü tahmin edilebilir.
Fahrüddin Ahmet Bey (1340-1350): Bedrüddin İbrahim Bey’in oğludur. Babasının
ölümünden sonra Karaman Devletinin başına geçmiştir. Saltanatı uzun sürmemiş,
H. Zilkade 750/Ocak 1350 tarihinde vefat etmiş oldugu türbesindeki kitabeden
anlaşilmaktadir. Fahrüddin Ahmet Bey, kardeşi Şemsüddin ile birlikte
Karamandaki Emir Musa Paşa (amcalari) Medresesinde medfûndur (günümüzde bu
medreseden eser kalmamıştır).
Şemsüddin Bey (1350-1352): Bedrüddin
İbrahim Bey’in oğludur. Kardeşi Ahmet Bey’in öldürülmesinden sonra 1350 yilinda
devletin başina geçmiştir. Fakat kendisini çekemeyen ve hükümdar olmak isteyen
kardeşi Karaman Bey tarafından zehirlenmek suretiyle 1352’de öldürülmüştür.
Halkin galeyanı üzerine Ermenek Beyi olan amcası Burhanüddin Musa devletin
başına geçirilmiştir.
Burhanüddin Musa -Emir
Musa-
(1352-1356): Şemsüddin Bey’in kardeşi tarafindan öldürülmesi üzerine Karaman
Beyligi’nin başına amcası Burhanüddin Musa geçmiştir. Daha önce de Lârende ve
bir müddet de Ermenek Beyligi yapan Emir Musa Şikârî’ye göre müftü, şeyh ve
va’iz dir. Emir Musa, sükuneti sağladıktan sonra Beyliği Seyfüddin Süleyman Bey
ile Karaman Bey’e devrederek kendisi Mut’a çekilmiştir. 1356 yılında vefat eden
Emir Musa, Ermenek’te yaptırdığı Tol Medrese bitişiğindeki türbesinde
medfûndur.
Emir Musa’nın çekilmesinden
sonra Karaman-oğulları Devletinin başına Seyfüddin Süleyman geçmiş ve ordu
komutanlığını da kardeşi Alâüddin Ali Bey’e vermiştir. Bu dönemde bütün kudret
ve nüfuz Alaüddin Ali Bey’in elindedir. Seyfüddin Süleyman bir suikast
sonucunda öldürülünce yerine kardeşi Alâüddin Ali Bey geçmiştir.
Osmanlı-Karaman
Münasebetleri
İlk Osmanlı-Karaman
münasebetleri Karamanoğlu Alaeddin Ali Bey (1359-1397/98) zamanında başlar.
Osmanlı Hükümdarı I. Murad’ın kızı Melek Hatun ile evlenen Alaeddin Ali Bey,
Hamid ve Germiyan arazilerine akınlarda bulundu. 1375’te Kayseri’ye hücum
ederek Eretna Beyi Ali Bey’in Sivas’a kaçmasını sağladı. Bu durum onu Kadı
Burhaneddin ile karşı karşıya getirdi. 1386’da Kadı Burhaneddin, Alaeddin Bey
üzerine yürümüş, Alaeddin Bey karşı koyamayarak geri çekilmiştir.[17]
Osmanlı Hükümdarı I.
Murad’ın Germiyan
ve Hamid arazilerini satın alma yoluyla kendi topraklarına katması
Karamanlıları Osmanlılarla komşu haline getirmişti. Bu durum Karamanoğlu
Alaeddin Ali Bey’i endişelendirmekteydi. I. Murad’ın Rumeli’de bulunduğu sırada
Beyşehir’i geri aldı ve civar şehir ve kasabalara yağma akınlarında bulundu.
Böylece, Osmanlı-Karaman münasebetleri bozuldu. I. Murad, 1387 yılında kuvvetli
bir ordunun başında Kütahya’ya geldi. Burada yanında Sırp despotunun gönderdiği
yardımcı kuvvetler bulunan Rumeli Beylerbeyi Kara Timurtaş ile birleştikten
sonra Konya Kalesi üzerine yürüdü. Bu sırada Kadı Burhaneddin de Larende
üzerine hücum etmek istemiş, fakat Osmanlıların Konya’ya hareket ettiklerini
öğrenince geri dönmüştür. Osmanlı-Karaman kuvvetleri Konya Kalesi önünde ilk
kez karşı karşıya geldiler. Alaeddin Ali Bey, Karaman kuvvetlerinin kısa sürede
bozulması üzerine, Konya kalesine sığındı. Bunun üzerine Osmanlı kuvvetleri
kaleyi kuşattılar. I. Murad, 12 gün devam eden kuşatma sırasında münadîler
çıkararak, Osmanlı askerlerine ve yardımcı kuvvetlere yağmayı yasakladı. Bu
emre uymayanlar şiddetle cezalandırıldı. Hatta yasağa uymayan bazı Sırp
askerleri de idam edildi. Bir görüşe göre; Sırp askerlerinin idamı I. Murad’ın
öldürülmesi ile sonuçlanacak olan I. Kosova Savaşı’nın sebeplerinden biri
olmuştur. Öte yandan Alaeddin Ali Bey, Konyalıların ısrarı ile I. Murad’a bir
elçi göndermiş, kabul edilmeyince, eşi Melek Hatun’u (I. Murad’ın kızı)
babasına gönderip, af dilemek zorunda kaldı. Böylece iki taraf arasında yapılan
anlaşmaya göre, Beyşehri’ni alan I. Murad Bursa’ya döndü.[18]
I. Murad’ın ölümü ve yerine Bayezid’in
geçtiği sıralarda meydana gelen karışıklıktan istifade etmek isteyen Alaeddin
Ali Bey’in bu teşebbüsü Bayezid’in Konya üzerine yürümesi üzerine sonuçsuz
kaldı, Ali Bey Taş iline çekildi. Konya kuşatması sırasında Bayezid’ın halka
âdil davranması, etkili olmuş, kısa sürede Konya halkı şehrin kapılarını
Bayezid’e açmıştır. Bu gelişme karşısında Karamanoğlu Ali Bey’in Osmanlılarla
anlaşma yapmaktan başka çaresi yoktu. Sonuçta yapılan anlaşmaya göre; Alaeddin
Ali Bey, Beyşehri’ni ve bazı köyleri Osmanlılara terk etti ve Çarşamba suyu iki
ülke arasında sınır kabul edildi (1391).[19]
· Alıntı:http://www.larendem.com/turk-tarihi/beylikler-doneminde-karaman.html?fbclid=IwAR3ZF8DlWybpVui9Nhn09kQhgr4I4jb2NWmxgQI85hGdtf6FVO1A3wuhtUs
· 20 Aralık 2017 Türk
Tarihi
· Kaynak Doç. Dr. Zerrin
Günal Öden
– Edirne T: 0(284) 236 31 37