Lüleburgaz Zindanbaba Türbesi
1 Mart 2017 Gerçek Tarihçesi Türkiye Kültür Portalı sitesinde Zindanbaba Türbesi'nden şu şekilde bahsedilmektedir: "Zindan Baba Türbesi: Eski Hükümet binası yanında yerDevamını Oku...
Kurtuluş Savaşı sonrası yeni Türkiye’nin çağdaş
uygarlık düzeyine çıkma ve geçme hedefini ve Atatürk’ü en iyi anlayan devrimci
kadronun en önde gelenlerinden biri Mustafa Necati’dir (1894- 1 Ocak 1929).
Devrimci bir fikir ve kültür adamı olan Mustafa Necati, 20 Aralık 1925
tarihinde Milli Eğitim Bakanlığına atanmıştır. Bu görev, 1 Ocak 1929 tarihinde
(Millet Mekteplerinin açıldığı gün) yoğun çalışma temposuna bağlı kalp krizi
sonucu ölümüyle sonlanmıştır. O, ölümüne Cumhurbaşkanı Atatürk’ün ağladığı bir
bakandır.
1919 yılı mayısında İzmir’in işgal edildiğini
görünce Mustafa Necati, ateşli yurtsever arkadaşlarıyla birlikte bir çete
teşkilatı kurdu. Kuvayı Milliye’nin bir müfreze komutanı olarak görev aldı,
yurtta karışıklıklar çıkaran vatan haini Aznavur çetesiyle, Yunanlılarla
savaştı. Balıkesir’deyken “İzmir’e Doğru” adıyla çıkardıkları gazetede arkadaşı
Vasıf Çınar ila birlikte çalıştılar.
Mustafa Necati 1920’de, Saruhan milletvekili
seçildi. Karadeniz kıyılarında Pontus Rum eşkiyasının kurduğu teşkilatla
savaştı, Karadeniz Bölgesi İstiklal Mahkemesi’nde, Büyük Millet Meclisi
Müdafaa-i Hukuk Grubu kâtipliğinde çalıştı. Daha sonra Kastamonu ve Havalisi
İstiklâl Mahkemesi başkanı oldu.
Mustafa Necati, 1923’te Meclis’in ikinci
devresine İzmir milletvekili olarak girdikten sonra Mübadele-İmar ve İskân,
1924’te Adliye Vekili oldu Kabinenin istifasından sonra, Şeyh Sait isyanında
Şark İstiklal Mahkemesi savcılığını yaptı
20 Aralık 1925’te Maarif Vekili (Milli Eğitim
Bakanı) olan Mustafa Necati ölümüne kadar, 3 yıl 12 gün bu görevde kaldı.
Hareketli, ateşli hayatının en verimli devresi Milli Eğitim Bakanı olarak
geçirdiği yıllardır. Öğretmenlik mesleğini daha itibarlı bir meslek haline
getiren, Milli Eğitim teşkilatını kökten hamlelerle düzelten odur. Gerekli
işleri, şekil bağlarına kapılmadan hemen gerçekleştirme safhasına aktaran
pratik, aktif görüşü hayranlık uyandırmış, Mustafa Necati adı eğitim ve milli
kültür hayatımızda yeniliğin, devrimciliğin bir sembolü olarak kalmıştır. Çok
genç yaşta ölen Mustafa Necati kısa ömrünü millet hizmetinde geçirmiş
Cumhuriyetçi, devrimci bir yurt çocuğu olarak daima anılır.
Mustafa Necati, Milli Eğitim Bakanlığına atanır
atanmaz en büyük direktifi Gazi Mustafa Kemal Paşa’dan almıştır: ”Takip etmek
zorunda bulunduğumuz eğitim siyasasının esas hatları, bu memleketin asil sahibi
ve sosyal topluluğumuzun esas unsuru bulunan ve bugüne kadar eğitim ışığından
yoksun bırakılan köylüdeki bilgisizliği (cehaleti) gidermektir. Efendiler! Bu
hedefe varmak, eğitim tarihimizde kutsal bir aşama olacaktır. Bir yandan
bilgisizliği giderirken bir taraftan da memleket çocuklarını toplumsal ve
ekonomik hayatta eylemli, etkin ve yararlı kılabilmek için gereken temel
bilgiyi uygulamalı bir şekilde vermek yolu eğitimimizde esas alınmalıdır”.
Mustafa Necati’nin Millî Eğitimde yaptığı en
önemli icraatları, özellikle ilköğretim ve öğretmen yetiştirme alanında
olmuştur. Çünkü eğitim örgütünde yarattığı güven ve sempatinin yanında, Mustafa
Kemal Atatürk’e olan bağlılığı ve baştan beri devrimci kadronun içinde ve en ön
sıralarında yer alması, köklü icraatlar yapmasında etkili olmuştur.
Mustafa Necati’nin eğitimde devrimciliğinin
doğru değerlendirilebilmesi için, önce onun yaşadığı zamanın koşullarının ve
toplumsal ortamın çok iyi anlaşılması gerekmektedir.
Milli Eğitim Bakanlığına atandığından ölümüne
kadar geçen 3 yıl 12 gün, eğitimde köklü devrimlerin uygulamaya konulduğu,
güçlü atılımların gerçekleştirildiği bir dönem olmuştur. Mustafa Necati,
Cumhuriyetin destanlaşmış bir Milli Eğitim Bakanıdır. Bu nedenle Mustafa Necati
adı, Türk eğitim tarihine altın harflerle yazılmıştır.
Laiklik sözcüğünü ilk kez resmi olarak kullanan
bakan Mustafa Necati’dir. Mustafa Necati Milli Eğitim Bakanı olur olmaz
yayımladığı genelgelerle Cumhuriyetin eğitim ilkelerini şöyle belirlemiştir:
“Türkiye’de herkesin milli ve dünyevî, modern ve demokratik eğitim (terbiye)
alması esastır. Eğitimin milli olmasından maksat, gençleri, yaşayan bütün
kurumları, düşünce ve idealleriyle milli topluma uydurmaktır. Dünyevî
kelimesinden hedeflenen, eğitimin laik olması, düşünceyi daraltan ve vicdan
özgürlüğünü kıran her türlü dini etkiden uzak bulunmaktır.”
Böylece dogmatik eğitimden laik eğitime
geçilmiştir. Modern deyimiyle eğitimin, yöntemler ve teknikler bakımından en
yeni bilimsel kurallara göre sürdürülmesi, demokratiklik ile de eğitim ve
öğretimin bütün olanaklarından kadın-erkek tüm ulus bireylerinin eşit derecede
yararlanması; serveti, toplumdaki yeri ne olursa olsun her gencin yeteneği ve
zekası derecesinde öğrenim görebilmesi, hiçbir engelin konmaması düşünülmüştür.
İlköğretimin milli ve demokratik olması kız-erkek, zengin-yoksul bütün millet
çocuklarının aynı biçimde eğitim görmesi, bu ilkenin bir sonucudur. Böylece
bugün bile tam olarak gerçekleştirilemeyen eğitimde fırsat ve olanak eşitliği
sağlamanın ilk adımı atılmıştır.
Atatürkçü Düşünce Derneği Edirne Şubesi Yönetim
Kurulu olarak, Atatürk’ün Milli Eğitim Bakanı Mustafa Necati’yi ölümümün 90.
Yıl dönümünde minnet ve saygıyla anıyoruz. Işıklar içinde uyu güzel insan…
· Celil Özcan Atatürkçü
Düşünce Derneği Genel Yönetim Kurulu
· Yayın Tarih 1 Ocak 2019
– Edirne T: 0(284) 236 31 37
– Edirne T: 0(284) 236 31 37