Lütfen Okuyun Balkan Göçmenleri Grubu…
Alıntı: Murat Tarum Cahillik, üniversite bitirmekle bitmez. Etrafımız kendini aydın sanan kör cahillerle dolu maalesef… Grubumuz da takıldikça bunu daha da görüyorum ne yazık ki…Devamını Oku...
Sarı Saltuk, Anadolu’dan Balkanlara kadar
uzanan fütuhat sırasında başarıları görülen ve çeşitli rivayetlere konu olmuş
bir Türk kahramanı.
Dönemin sosyal yapısı ve kendisini çevreleyen
sosyal taban tarafından esas hikâyesine çeşitli evliya ve kahramanların hikâyeleri
de karışmıştır. Zaten yoğun ve karmaşık bir kültür etrafında şekillenen Sarı
Saltuk karakteri başka veli ve gazilerin menkıbelerinin de karışmasıyla
farklı hikâyelerde de yer alır. Onun hakkında çeşitli kaynaklar bulunmakla beraber
en önemli kaynak kendi adını alan Saltukname’dir. Saltuknâme, Osmanlı
Şehzadesi Cem Sultan tarafından Ebu’l Hayr-ı Rumî adlı kişiye
yazdırılır. Ebu’l Hayr-ı Rumi, Cem Sultan’dan aldığı emirle hareket ederek
Anadolu ve Balkanlara kadar uzanan Sarı Saltuk’un nüfuz ettiği coğrafyayı
inceler. Halk ve arif kişilerle çeşitli mülakatlar yaparak Sarı Saltuk’u tahlil
etmeye çalışır. Çalışma sonunda üç ciltlik bir eser meydana getirilir. Bu
eserin başlangıç tarihi bilinmemekle beraber bitişi tarihi hususunda genel
kabul 1480’dir.
Saltukname’ye göre nam-ı diğer Sarı
Saltuk’ın asıl adı Şerif Hızır’dır. Tüm Bektaşi
şeyhlerine atıfla olduğu gibi Şerif Hızır’ın soyu da Hz.
Ali’den hareketle Hz. Muhammed’e bağlanır. Şerif
Hızır’ın dedesinin Hüseyin babasının ise Hasan adını taşıyor olması Bektaşiliğe
temas edip daha sonra temele oturacak olan Hz. Ali kültüne nispetle yazılmış
olabileceği kuvvetle muhtemeldir. Birer fetih kahramanı olarak gösterilen
ataların ölümünden sonra Şerif Hızır üç yaşında babasız
kalır. Onu Serâvil adında bir lala yetiştirir.
Kahraman Bir Evliya
Türk töresinin gereği olarak erken yaşta Şerif
Hızır ata binip, ok atmayı öğrenir ve genç yaşında cengâver bir portre
çizer. Daha sonra bir vasıta ile Sultan Süleyman Sebüktekin’in
huzuruna çıkarılan Şerif Hızır, bir avda gösterdiği marifet neticesinde sultanın
teveccühüne mazhar olarak hazineden maaşa bağlanır. Sarı Saltuk adını alışı
ise bir geleneğe dayandığı kabul edilir. Saltukname’ye göre Şerif
Hızır’a Saltuk adını savaşta yendiği Alyon adındaki bir
düşmanı verir. O da Alyon’a İlyas adını verecektir.
Kahraman ve evliya kişiliği ile bilinen Sarı
Saltuk, efsanelerdeki karakterlerde bulunan kahramanlık alametlerinin
hepsine sahiptir. Gözüpek, korkusuzdur. Düşman arasına hiç çekinmeden aşk ve
şevk ile girer. Hamleleri düşmana korku sarar. Atfedilen evliya özelliğinden
hareketle üç boyutlu âlemin dışında dördünce boyuta da çeşitli temasları olduğu
kabul edilen Sarı Saltuk, Abdülkadir Geylani menkıbesinde de anlatıldığı
gibi bir anda mekân değiştirebilmekte ve attığı silahı ile düşmanı istediği
zaman vurabilmektedir.
Ateşin, suyun, kılıcın işlemediği gibi
olağanüstü özelliklerin atfedildiği Sarı Saltuk’un düşmanı başta kâfirler olmak
üzere onlara yardımcı olanlardır. Efsanevi hikâyelerde olduğu üzere Sarı
Saltuk’a düşman olanlar arasında cadılar, devler ve kötü cinler de sayılır.
Sarı Saltuk’un bu gibi mitolojik rivayetlerle anlatılmış olması onun gerçek
kimliği ve hayatı konusunda araştırıcıları epey zorlamaktadır. Yine Şükrü
Akalan’ın günümüz Türkçesi’ne çevirdiği Saltukname’ye göre Sarı Saltuk 99
yaşında hayatını kaybeder. Onu kılıçla öldüremeyen düşmanları önce zehirlerler.
Daha sonra da hançerleyerek şehit ederler.
Birçok Gayri Müslim’in Müslüman Olmasına Vesile
Oldu
Sarı Saltuk hakkında bir başka
önemli kaynak ise meşhur seyyah Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’dir.
Seyahatname’ye göre Sarı Saltuk’un asıl adı Muhammed Buhari’dir.
Ahmet Yesevi’nin halifesi olan Muhammed Buhari, bizzat Pir-i
Türkistan tarafından Hacı Bektaş’tan Balkanlara gitme icazeti
alması için gönderilir. Daha sonra Kırım, Rus diyarı ve Leh ülkesi
arasında çeşitli gidiş gelişler yaşayan Sarı Saltuk, Danska limanına
yerleşir. Burada Sveti Nikola adındaki bir papazla karşılaşır. Sonrasında onu
öldürerek papaz kılığına girer. Ve bu vasıtayla bir sürü gayrimüslimin Müslüman
olmasına vesile olur.
Seyahatname’de anlatılan bu olay bugün hala
Balkanlardaki bazı Hıristiyanların onun Sveti Nikola olarak ‘aziz’
kabul etmesine sebep olur. 19. yy.’a kadar Balkanlardaki çeşitli bölgelerde
Sarı Saltuk’a ait olduğu iddia edilen makamlar ve türbeler Müslümanlar ve
Hıristiyanlar tarafından sıkça ziyaret edilirmiş. Türklerin Balkan göçü ile artık
makam/türbe az bir Müslüman tarafından yoğun olarak ise Hıristiyanlar
tarafından ziyaret edilir hale gelir.
· Kaynak: Gökhan Gökçek, Gazi Üniversitesi Tarih Bölümü Öğrencisi
· Yayın Tarihi 6 Mart 2015
· Abidevi Şahsiyetler, Kim Kimdir?
· http://www.islamveihsan.com/sari-saltuk-kimdir.html
– Edirne T: 0(284) 236 31 37