Bir Köylünün Cevabı...
Tarihimiz savaşlarla doludur. Biz bu savaşlardan başkaldırıp ne memleketi imar edebilmişiz, ne de kendimiz refaha kavuşmuşuz. Bunun sebebi, bizim suçumuz olduğu kadarDevamını Oku...
Saat 20.00'den itibaren dalgınlık artmıştır. Umumi ahval vehamete doğru seyretmektedir. Hararet derecesi 37,6, nabız 132, teneffüs 33'tür.
1938 yılı Kasım ayının 10'uncu günü saat 9.00. Türk Vatanının Kurtarıcısı, Türkiye Cumhuriyeti'nin Kurucusu, Eşsiz İnkılapçı ve beşerin Müstesna Evladı Büyük insanın fena aleminde ancak 5 dakikası kalmıştır; gözleri kapalıdır; göğsü mütemadiyen inip, çıkmaktadır.
Odada ve bütün Sarayda derin ve ruhani bir sükut hüküm sürüyor.
Sağ tarafta başucunda Operatör Mim Kemal duruyor; Dr. Kamil Berk başını onun omuzuna dayamış, hıçkırıyor...
Prof. Dr. Akil Muhtar Özden kendinden geçmiş, odanın içinde telaşlı adımlarla durmadan dolaşıyor; hem ağlıyor, hem de mütemadiyen: "Aman Yarabbi" diye mırıldanıyor.
Ben yatağın sol tarafında ayakta duruyorum; yanımda Muhafız Komutanı İsmail Hakkı Tekçe var. Her tarafım uyuşmuş, bütün duygularım donmuş bir halde, o güzel, onurlu çehreye dalmış, bakıyorum. Hazin sessizlik içinde kulağıma yalnız Dr. Mehmet Kamil ve Prof. Akil Muhtar'ın hıçkırıkları çarpıyor.
Saat tam 9'u 5 geçiyor. Birdenbire gözleri açılıyor, dikkat ediyorum: Gök mavisi gözlerinde hala bildiğimiz çelik parıltıları ışıldamaktadır.
Bir an sert bir hareketle başını sağa çeviriyor. Bana öyle geliyor ki, bu hareketiyle etrafındakilerin şahıslarında ilahı bir aşk ile bağlandığı ve inandığı aziz milletini son defa askerce selamlamaktadır.
Birkaç saniye sonra o Azametli Varlık, milletinin kalp ve idrakiyle beşer tarihindeki ölümsüz hayatına göçmüş bulunuyordu.
Ben de artık hıçkırıklanmı zaptedemedim; yatağı dönüp diz çöktüm, sağ elini ellerimin içine aldım, öptüm ve yüzüme gözüme sürdüm.
Bu sırada Operatör Mim Kemal gözlerini kapatıyor, Mehmet Kamil de çenesini bağlıyordu.
Yerimden kalktım, yapılacak vazifelerim vardı; gözyaşlarımı sildim ve odadan çıktım.
O gün öğleye doğru gazetelerin çıkardığı fevkalade nüshalarda müdavi ve müşavir tabiplerin, Büyük Kaybımızı bildiren son raporuyla, hükümetin bu husustaki resmi tebliği neşrediliyordu.
Alıntı: Uğur Korkmaz, Her Gün Atatürk'le Beraber
Makaleleri özgün buluyor musunuz?
Osmanlı Devleti Balkanlarda üstünlük kazandığı dönemde, Anadolu’da siyasi birlik henüz sağlanamamıştı. Anadolu’daki Türk
Devamını Oku...
Hayatı ve şahsiyeti hakkında pek az şey bilinen Yunus Emre 1240 yılında Orta Anadolu havzasında doğup yaşamış ve 1320 yılında
Devamını Oku...
İstanbul'da ki Dağların Adları Nelerdir?
İstanbul il sınırları içinde yüksek dağlar yoktur. Dağlar 1000 metre nin altındadır. En
Devamını Oku...
Nişanlı Kıza Gelin Koçu Getirme Âdeti diğer bir adıyla “gelin koçu” âdetini paylaşacağız bugün. Kurban bayramı yaklaşırken pek
Devamını Oku...
Çimpe kalesi, Balkan topraklarının Güneydoğu kıyısında Gelibolu’da bulunmaktadır. Bu kale 14. yüzyılın ortalarında yani 1352 yılında
Devamını Oku...