Bilge Kızılderili: İçimizdeki Savaş
Cherokee kabilesinin yaşlılarından biri torunlarına eğitim veriyordu. Onlara dedi ki: İçimde bir savaş var. Korkunç bir savaş. İki kurt arasında: Bu kurtlardan birisi; korkuyu,Devamını Oku...
İstanbul ve Anadolu’da bunlar olurken Osmanlı Devletinin parçalanması ve paylaşılması görüşmeleri Paris Konferansı’nda Sevr kasabasında sürüyordu. Ankara hükümeti Anadolu halkının meşru hükümetinin artık İstanbul olmadığını açıklamıştı. Buna rağmen itilaf devletlerinin tercihi ile görüşmelere yine İstanbul hükümeti çağrıldı. Sadrazam Damat Ferid Paşa’nın Padişah Vahdettin tarafından gönderilmediği ve Eski Sadrazam Ahmed Tevfik Paşa başkanlığında Dâhiliye Nazırı Reşid (Rey) Bey, Maarif Nazırı Fahreddin (Rum Beyoğlu) Bey ve Nafia Nazırı Operatör Cemil (Topuzlu) Paşa’dan oluşan heyete 11 Mayıs 1920’de anlaşmanın ön şartları bildirildi.
Şartlar göre Ege ve Trakya bölgesi Yunanlılara, Akdeniz bölgesi İtalya’ya, Güneydoğu Anadolu bölgesi Fransa’ya bırakılacak ve Doğu Anadolu bölgesinde de sınırlarını ABD Başkanı Wilson’un saptayacağı bir Ermeni Devleti kurulacaktı. İstanbul, Çanakkale, İzmit ve Bursa’yı içine alan Boğazlar bölgesinde İngiltere, Fransa ve İtalya tarafından Türklerin de sadece danışman olarak katılacağı ve kendine has bir bayrağı olan bağımsız bir idare kurulacak ve bu idarenin mali yönetimine Türkler karışmayacaktı. Kapitülasyonlar ve azınlık hakları da genişletilerek sürecek ve bu haklardan Yunanistan, Sırbistan, Romanya, Ermenistan ve Portekiz de yararlanacaktı. Osmanlı Devleti silahlı kuvvetlerini sayıca azaltacak, ihtilaf devletlerinin izni olmadan tahkimat yapamayacak ve 1600 grostonun üzerindeki gemilerinin tümünü itilaf devletlerinin emrine verecekti.
Kendilerine bildirilen şartların hafifletilmesini isteyen Türk heyetinin red cevabı alması üzerine Ahmed Tevfik Paşa ‘İstiklalimize aykırıdır’ diyerek anlaşmayı imzalamadı ve 11 Mayıs’ta anlaşma metnine itiraz cevabı yazarak İstanbul’a döndü. Bu sefer Damat Ferid Paşa Paris’e giderek görüşmelere katıldı. Ankara’daki meclis ise Damat Ferid Paşa’nın kesinlikle ülkenin geleceği ile ilgili ağır bir karara imza atmasını istemiyordu ve yapılacak anlaşmayı 7 Haziran’da geçersiz sayacağını ilan etti. Damat Ferid Paşa yine de Paris’e giderek Sevr kasabasında10 Haziran 1920’de görüşmelere katıldı.
Damat Ferid Paşa 3 Temmuz’da Ankara’da kurulan İstiklal Mahkemesi’nde milli kurtuluş hareketine karşı davranışları nedeniyle vatan haini suçu ile idama mahkûm edildi. Damat Ferid Paşa Sevr’de işgal devletlerine yaranamadı, dikkate alınmadı ve hiçbir şeyi değiştiremeden ve hiçbir sözlerinden çıkmadığı itilaf devletleri tarafından kendisine anlaşmanın imzalanması için on gün süre verilerek 14 Temmuz’da İstanbul’a geri döndü. Yurda döndüğü gün Divan-ı Harp Mustafa Kemal’e katılan subayları da idama mahkûm etti ve bu karar da 25 Temmuz’da Padişah Vahdettin tarafından onaylandı.
Damat Ferid Paşa döndükten sonra anlaşmayı imzalayarak işgalci devletlerin daha da ileri gitmesini önlemeyi düşünüyordu. 22 Temmuz’da Padişah Vahdettin başkanlığında toplanan Şura-yı Saltanat zayıf bir mevcudiyeti tamamen yıkılmaya tercih ederek bir çekimser oya karşılık katılanlarının diğer tümünün kabulüyle Sevr Anlaşması’nın onaylanmasına karar verdi. Ancak anlaşma metni o kadar ağırdı ki Türklerin ölüm fermanını kendi elleriyle imzalaması demekti. Padişah Vahdettin Sevr Anlaşması’nı imzalamadı.
Alıntı: “Selçuklu’dan Osmanlı’ya Bu Toprağın Öyküsü 1000 Yıl” Tuğrul Kihtir, Boyut Dağıtım, 2011
– Edirne T: 0(284) 236 31 37
– Edirne T: 0(284) 236 31 37